Srebrenitsalı doktor Pilav, soykırımda daha fazla hayat kurtarmanın mücadelesini anlattı

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te yaşanan soykırımda genç bir doktor olarak görev yapan İlijaz Pilav, 3 yıldan fazla süren savaş boyunca ölümün “kol gezdiği” her günde başka bir hayatı kurtarabilmek için mücadele ettiğini söyledi.
Saraybosna Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yapan Prof. Dr. Pilav, AA muhabirine, Srebrenitsa soykırımının 30’uncu yıl dönümünde o günlere dair unutamadıklarını anlattı.
Pilav, Bosna Hersek’te savaşın başladığı 1992’de Srebrenitsa’da genç ve tecrübesiz bir doktor olarak gönüllü kalmaya karar verdiğini belirterek, “Ruhum ve beynim 1992’de Boşnaklara yönelik başlatılan kitlesel öldürme, yaralılar ve acılarla dolu. Tecrübesiz ve aynı zamanda ekipmansız bir doktor olarak çocuk, genç, yaşlı yaralılar vardı.” dedi.
Srebrenitsa’da yaptığı tüm ameliyatları anestezi olmadan gerçekleştirdiğinden bahseden Pilav, “İlaç yoktu. Tüm bu şartlara rağmen ekibim ve ben bölgedeki savaş hastanesinde çok sayıda hayat kurtarmayı başardık. Kurtardığımız her hayat bizim için önemliydi, kaybedilen her hayat ise acı.” diye konuştu.
Pilav, ölümün her gün “kol gezdiği” o günlerde hayatta kalmak için mücadele verdiklerini söyleyerek, 1995’te Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde bulunan Srebrenitsa’nın suçluların eline bırakıldığını aktardı.
“6 gün 6 gece cehennemi yaşadım”
Sırp ordusunun uluslararası toplumun gözü önünde Srebrenitsa’da soykırım gerçekleştirdiği vurgusunu yapan Pilav, “Arkadaşlarımı, yakınlarımı ameliyat ettim. Bir havan topu saldırısı sonrası hastaneye 30’dan fazla yaralı geldi. O an herkese aynı anda yardım edemeyeceğim gerçeğiyle yüzleştim. Hemen yardım istedim. Gönüllü gelen ekiplerin yardımıyla o gün yaralıların neredeyse hepsini kurtarmayı başardık.” şeklinde konuştu.
Pilav, Srebrenitsa’nın 11 Temmuz’da düşmesi sonrası “ölüm yolu” olarak bilinen ormandan gittiğini ifade ederek, “Güvenli bölgeye ulaşmak için oldukça zorlu geçen bir 100 kilometreden bahsediyoruz. Birleşmiş Milletler’e (BM) güvenmeyen 15 bin kişi o yoldan gitmeye karar verdik. 6 gün 6 gece kelimelerin anlatamadığı bir cehennemi yaşadım ve en sonunda mucize eseri hayatta kaldım.” dedi.
Orman yolunda da doktorluk görevini yerine getirmeye devam ettiğini aktaran Pilav, “Her metrede tuzaklar, bombalar, zehirler, saldırılar vardı. Kimsenin hayatta kalmamasını istediler. Son ana kadar yaralıları kurtarabilmek için mücadele ettik.” diye konuştu.
Pilav, soykırımın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Srebrenitsa’nın hala ıssız bir yer olduğunu belirterek, oranın sadece 11 Temmuz’da hatırlandığını, geriye kalan 364 günde ise unutulduğunu kaydetti.
“Binlerce ‘bir daha asla’dan sonra bugün Gazze yaşanıyor”
Bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırıma da değinen Pilav, şunları dile getirdi:
“Uluslararası toplumun ikiyüzlü olduğunu düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘bir daha asla’ vurgusu yapıldı. Bu söylemin ardından Srebrenitsa yaşandı. Ve tekrar ‘bir daha asla’ mesajı verildi. Bu mesajın binlerce kez tekrarlanmasının ardından bugün Gazze yaşanıyor.”
Pilav, Gazze’deki soykırımı yapanların ise tarihte zulme uğrayanlar olduğuna dikkati çekerek, “Holokost kurbanları, bugün Gazze’de masum insanları öldürüyor. Holokost kurbanları ve yakınları, bugün suçlu kimliğine bürünmekten çekinmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Gazze de Srebrenitsa gibi bir medeniyet ayıbı”
Tuzla Üniversitesinden Doç. Dr. Midhat Causevic de Srebrenitsa’da 30 yıl önce soykırım yaşandığını anımsatarak, “Ve bu BM’nin gözü önünde yapıldı. BM, Srebrenitsa’daki sivil halkı koruma güvencesi vermişti.” dedi.

Boşnak sivillerin isimleri ve dinleri farklı olduğu için sistematik şekilde öldürüldüğünü vurgulayan Causevic, “Bu bir medeniyet ayıbıdır. Srebrenitsa’da öldürülenlerin hepsinin maalesef kimlik tespiti yapılamayacak. Öldürülenlerin hepsinin bir mezarı olamayacak.” diye konuştu.
Causevic, Srebrenitsa’nın hala acı çeken bir yer olduğunu ifade ederek, çocukları ve eşleri öldürülen kadınların arkalarında hiçbir şey bırakmadan bu dünyadan göçüp gideceğini aktardı.
Srebrenitsa’nın ardından dünyanın başka bir yerinde Gazze’de de soykırımın yaşandığını söyleyen Causevic, “Gazze’deki insanlar da yine Boşnaklar gibi sırf isimleri, dinleri farklı diye öldürülüyor. Bu da bir medeniyet ayıbıdır.” sözlerini paylaştı.
Srebrenitsa’da en az 8 bin 372 kişi öldürüldü
Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.
Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar ise toplu mezarlara gömüldü.
Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.
AA
Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.