Milletvekili Murat, İçişleri Bakanı’na vatandaşlık yasasıyla ilgili sorular yöneltti

Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketi’nin Avrupa Cephesi’nden seçilen milletvekili Salih Murat, İçişleri Bakanı’na vatandaşlık yasasıyla ilgili sorula yöneltti.
Milletvekili Salih Murat, Meclis Kürsüsü’nden konuyla ilgili yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Sayın Meclis Başkanı, Sayın İçişleri Bakanı, Sayın milletvekili meslektaşlarım,
Bugün, binlerce Makedon kökenli kişinin kaderini doğrudan etkileyen ciddi bir soruna dikkat çekmek istiyorum – Vatandaşlık Yasası’nın 8. maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen göçmenler tarafından sunulan vatandaşlık başvurularının son derece verimsiz bir şekilde işlenmesi.
2021 yılında, bu Meclis, göçmenlere ve onların soyundan gelenlere vatandaşlığa kolaylaştırılmış erişim sağlayan Vatandaşlık Yasası’ndaki değişiklikleri kabul etti. Ancak, bu değişikliklerin uygulanması tatmin edici olmaktan çok uzaktır.
02.10.2024 tarihli önceki milletvekili soruma İçişleri Bakanlığı’nın resmi cevabına göre, Türkiye’den gelen göçmenler tarafından sunulan yaklaşık 8.000 başvurudan, şimdiye kadar sadece 42 dosya çözüme kavuşturulmuştur, yani %0,5’inden az. Bu 42 karardan 27’si olumlu, 15’i olumsuz. Bu çözüm hızıyla, tüm başvuruların çözülmesi için fantastik 570 yıl gerekecek!
Sahada durum daha da endişe verici. Her gün, başvuruları hakkında en küçük bir cevap beklemek için iki yıldan fazla bekleyen vatandaşlardan onlarca mesaj alıyorum. Onlar ayrıcalıklı bir işlem talep etmiyorlar, sadece yasal olarak belirlenmiş sürelere uyulmasını istiyorlar.
Yasal Çerçeve
Sayın Bakan, bu konuda yasal çerçevemiz kristal kadar nettir:
- KMC Anayasası 4. maddede vatandaşlık hakkını garanti altına alır ve 51. maddede yasaların Anayasa’ya uygun olması gerektiğini ve herkesin Anayasa’ya ve yasalara saygı göstermekle yükümlü olduğunu öngörür.
- Genel İdari Usul Kanunu 93. maddede, idari usulün 30 gün içinde tamamlanması gerektiğini, en fazla 30 gün daha uzatma imkanı olduğunu açıkça belirtir.
- Aynı kanunun 7. maddesine göre, idari usul ekonomi ve verimlilik ilkesine göre yürütülmelidir – en basit şekilde, gecikmeksizin uygulanmalıdır.
- GIPK’nin 92. maddesinin 2. fıkrası, başka bir kamu kurumunun 15 gün içinde onay veya görüş bildirmemesi durumunda, onayın verilmiş sayılacağını açıkça belirtir.
- Somut durumda, Vatandaşlık Yasası’nın 7. maddesine göre, Ulusal Güvenlik Ajansı’nın görüş bildirmesi için 6 aylık bir süresi vardır, ardından İçişleri Bakanlığı başvuru hakkında karar vermelidir.
Sorun açıktır – ne İçişleri Bakanlığı ne de Ulusal Güvenlik Ajansı bu açık yasal sürelere uymamaktadır.
Hukuk İlkelerinin ve İnsan Haklarının İhlali
Bu durum sadece bir istatistik değil, aynı zamanda binlerce insanın hayatını doğrudan olumsuz etkiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, içtihadında idari usullerin aşırı uzunluğunun, özellikle vatandaşların temel haklarına bağlı usuller söz konusu olduğunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlalini teşkil ettiğini defalarca tespit etmiştir.
2021 yılında “Şariye v. Türkiye” davasında, Mahkeme, vatandaşlık konusunda karar vermede aşırı gecikmelerin, bu tür gecikmelerin bireyin diğer temel haklarını etkilediği durumlarda Sözleşme’nin ihlalini teşkil edebileceğine hükmetmiştir. Ek olarak, 2016 yılında “Ramadan v. Malta” davasında, Mahkeme devletlerin hukukun üstünlüğüne dayalı etkili vatandaşlık prosedürleri oluşturmaları gerektiğini vurgulamıştır.
“İdarenin Sessizliği” İlkesi
Özellikle endişe verici olan, başvuru sahiplerinin idarenin sessizliği durumunda hakları konusunda bilgilendirilmemesidir. GIPK’nin 111. maddesine göre, bu tür durumlarda taraf, üst düzey organa itiraz etme hakkına sahiptir, bu organ alt düzey organa karar vermesini emredebilir veya kendisi talep edilen konu hakkında karar verebilir.
Ancak uygulamada, vatandaşlık başvuru sahipleri bu yasal mekanizmalar hakkında bilgilendirilmemekte ve İçişleri Bakanlığı onları hakları konusunda bilgilendirmek için herhangi bir adım atmamaktadır.
Zararlı Sonuçlar
Yasalara bu sistemik saygısızlık ciddi olumsuz sonuçlara sahiptir:
- Hukuk devletinin erozyonu – Devlet organları kendi çıkardıkları yasalara uymadığında, hukukun üstünlüğü kavramı çöker.
- Ayrımcılık – Türkiye’den gelen göçmenler, diğer vatandaşlık başvuru sahiplerine göre eşitsiz bir duruma getirilmektedir.
- Kurumlara güvenin zedelenmesi – Sistemik hareketsizlik, tüm hukuk sistemine güvensizlik yaratır.
- Olumsuz uluslararası imaj – Bu uygulama, KMC’nin Avrupa entegrasyonuna yönelik bir devlet olarak itibarını zedelemektedir.
İyi Uluslararası Uygulamalar
Sayın Bakan, bu sorun zaten kanıtlanmış uluslararası uygulamaların uygulanmasıyla çözülebilir:
- Bulgaristan belgeleri kontrol etmek için özel ekipler oluşturmuş ve ayda 1.000’den fazla dosya çözme verimliliğine ulaşmıştır.
- Hırvatistan başvuruların elektronik olarak sunulması ve takibi için bir sistem getirmiş, bu da süreci önemli ölçüde hızlandırmıştır.
- İrlanda verimliliği artıran bir “ön inceleme” sistemi kurmuştur.
- Almanya vatandaşlıkla ilgili sorular için “tek temas noktası” sistemi uygulamıştır.
Sonuç ve Somut Sorular
Sayın Bakan, yukarıda belirtilenler temelinde, size sekiz somut soru sormak istiyorum:
- Vatandaşlık Yasası’nın 8. maddesi uyarınca şimdiye kadar kaç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı KMC vatandaşlığı için başvuruda bulundu? Toplam başvurulardan kaçı çözüme kavuşturuldu ve bunlardan kaçı olumlu, kaçı olumsuz?
- İçişleri Bakanlığı neden GIPK’de belirtilen yasal sürelere, özellikle idari usulün en fazla 60 gün içinde tamamlanması gerektiğini öngören 93. ve 94. maddelere uymamaktadır?
- İçişleri Bakanlığı, Ulusal Güvenlik Ajansı yasal süre içinde görüş bildirmezse, onayın verilmiş sayılacağı GIPK’nin 92. maddesinin 2. fıkrasını uyguluyor mu?
- Ulusal Güvenlik Ajansı’ndan gerçekte ne kadar süre cevap bekliyorsunuz ve 6 aylık süreye uyulması sağlanıyor mu?
- İçişleri Bakanlığı süreci hızlandırmak ve büyük birikimle başa çıkmak için hangi somut ve ölçülebilir adımları atıyor? Zaman çerçeveli detaylı bir eylem planı var mı?
- İçişleri Bakanlığı başvuru sahiplerini dosyalarının durumu hakkında nasıl bilgilendiriyor? Başvuru sahiplerinin Üsküp’e veya Türkiye’ye seyahat etmeden durumlarını kontrol etmeleri için bir sistem var mı?
- Bu dosyalarda kaç memur görevlendirilmiştir ve personel kapasitesinin artırılması planlanıyor mu?
- İçişleri Bakanlığı, başvuru sahiplerine “idarenin sessizliği” durumunda itiraz hakkı ve idari dava hakkı dahil olmak üzere yasal haklarını açıklıyor mu?
Sayın Bakan, bu sorulara cevap vermemek, benim için bu önemli konunun gereken ciddiyetle ele alınmadığının bir başka kanıtı olacaktır. Mevcut çalışma dinamiğiyle, diasporamızla köprüler kurmak yerine, bürokrasi ve yasalara saygısızlık duvarları inşa ediyoruz.
İlginiz için teşekkür ederim ve somut cevaplar bekliyorum.”
Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.