REKLAM ALANI

Meraktan Mükemmelliğe: Rufiye, Bilim Yolculuğunu, İlhamını ve Hayallerini Anlatıyor

Meraktan Mükemmelliğe: Rufiye, Bilim Yolculuğunu, İlhamını ve Hayallerini Anlatıyor
REKLAM ALANI


Doğa bilimleri dünyasında, Rufiye İdrizoska gibi tutkulu, kararlı ve vizyon sahibi genç birine her gün rastlamak mümkün değil. O sadece akademik başarının bir örneği değil; aynı zamanda bilime duyulan sevginin bir insanın hayat yolunu nasıl şekillendirebileceğinin ve aydınlatabileceğinin canlı kanıtı. Bu röportajda Rufiye, onu neyin motive ettiğini, profesyonel ve kişisel gelişimini nasıl inşa ettiğini ve geleceğe dair hayallerini bizlerle paylaşıyor. Yeni Balkan gazetemiz, bu kez Üsküp Devlet Üniversitesi’nin en başarılı öğrencilerinden biriyle etkileyici bir söyleşi gerçekleştirdi. İlham verici ve güzel anılarla dolu bu sohbeti sizlerle paylaşmaktan memnuniyet duyuyoruz.

REKLAM ALANI

Rufiye, seni Fen Fakültesi’nde kimya bölümüne yönlendiren motivasyon neydi? Bu yolculuk senin için nasıl geçti?

 Her şey sekizinci sınıfta başladı. Kimyayla ilk kez o zaman tanıştım ve daha ilk andan itibaren içimde bir şeyler kıpırdadı: “İşte bu, benim bilimim!” Kimya benim için yalnızca bir ders değil, gözlerinin önünde gerçekleşen reaksiyonlarla dolu gizemli bir evrendi. Bu süreçlerin arkasındaki anlamları keşfetmek bana büyüleyici geliyordu. Aynı zamanda biyolojiye, özellikle insan vücuduyla ilgili olan kısımlarına da büyük bir ilgi duyuyordum. Bu iki ilgi alanının birleşimi beni biyokimya ile buluşturdu – bugün hâlâ kendimi içinde bulduğum bilimsel dünya.

Bu yol kolay bir yol değildi. Düz bir otoyoldan çok, zorlu bir dağ patikası gibiydi. Her gün sabırla, adım adım tırmandım. Ancak her zorluk beni daha da güçlendirdi, daha çok motive etti ve bana doğru yolda olduğumu gösterdi.

Hem lisans hem de yüksek lisans eğitimini 10.00 ortalama ile tamamladın. Bu senin en baştan beri hedefin miydi?

Bu duyguyu tarif etmek gerçekten çok zor. Geriye dönüp baktığında, kitaplarla geçirilen saatlerin, son atomuna kadar harcanan emeğin bir anlam kazandığını görüyorsun – işte o zaman her şey derinleşiyor. Yola “10 ortalama yapacağım” düşüncesiyle çıkmadım. Benim asıl amacım her konuyu özümseyerek öğrenmekti. Her süreci, her kavramı en derinine kadar anlamak istiyordum. Bu not ortalaması, işte o bağlılığın, merakın ve en önemlisi bilime duyulan sevginin doğal bir sonucu oldu.

Yarışmalar için öğrencilerle çalışıyorsun. Bu süreçte en büyük zorluk ve en büyük tatmin kaynağın nedir?

En büyük zorluk, her öğrenciye uygun doğru yaklaşımı bulmak. Her genç farklıdır, içinde kendine ait bir dünya taşır. Bir mentör olarak benim görevim, o dünyayı tanıyıp geliştirmek – onu bilgiyle boğmadan, hata yapma korkusunu tetiklemeden.

En büyük tatmin kaynağı ise o gözlerdeki “kıvılcım” anı. Merakın uyandığı, öğrencinin kendi kendine sormaya, araştırmaya, eleştirel düşünmeye başladığı o anlar… İşte o zaman biliyorsun ki bir iz bırakmışsın.

Gelecekte profesör olmak istiyorsun – nasıl bir profesör olmak istiyorsun ve bu roldeki en önemli şey sence nedir?

Bir profesör, sadece bilgi aktaran biri olmamalı bence. Bilgi dünyasında bir rehber olmalı. Öğrencilerin düşünmeye, sorgulamaya ve cesurca soru sormaya teşvik edildiği güvenli ve açık bir ortam yaratmak istiyorum.

Benim için en önemlisi, merakı beslemek ve yaratıcı düşünmeyi desteklemek. Öğrencilerimin dersten sadece notlarla değil, yeni sorularla ayrılmalarını isterim. Çünkü işte o sorular, gerçek bilimin filizlendiği tohumlardır.

Ailenin kökeni Jupa ve Debre’ye dayanıyor – bu yerlerin karakterin ve değerlerin üzerinde bir etkisi oldu mu?

Köklerimle gurur duyuyorum. Karakterimin şekillenmesinde tek belirleyici unsur olduklarını söyleyemem ama etkileri kesinlikle vardır. Annem Gorençi köyünden geliyor, ki bu köy, büyük lider Atatürk’ün babasının memleketine oldukça yakın – bu bile başlı başına bana güç ve ilham veren bir sembol.

Yine de bugün kim olduğum, seçimlerimin, inatçılığımın ve büyük emeklerin sonucudur. Değerlerim, bana inanan ve daha ileriye gitmem için beni yüreklendiren insanlarla yaşadığım deneyimlerle şekillendi.

Enerji dolu ve hırslısın – seni ileriye taşıyan şey nedir ve önümüzdeki 5-10 yıllık hayalin nedir?

Her insan kendi yolunu kendi inşa eder. Beni harekete geçiren şey, keşfetme arzusu, çevremizi derinlemesine anlama isteği ve bilime ve topluma katkı sunma hayalim. Araştırma projelerinde yer almak, hem yerli hem de uluslararası enstitülerle çalışmak ve hâlâ cevabı olmayan konular üzerine çalışmak istiyorum.

Hayalim mi? Bir iz bırakmak. Belki küçük ama anlamlı bir iz. Benden sonra da kalacak bir şeyin parçası olmak istiyorum – bu bir keşif olabilir, ilham verdiğim bir öğrenci olabilir ya da bilime farklı bir bakış açısı getirmiş olmak…

İlham verici, adanmış ve vizyon sahibi biri olarak Rufiye, bilimin sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi olduğunun canlı örneğidir. Onun hikâyesini daha da özel kılan ise, yolu onu nereye götürürse götürsün, köklerini asla unutmamasıdır. Onun için Jupa ve Debre sadece coğrafi isimler değil; güç, kimlik ve ilham kaynaklarıdır. Bu değerler onu ileriye taşır, yaptığı her şeye – bilime de, yaşama da – derinlik ve anlam katar.

Biz bir medya kuruluşu olarak, bu tür ilham veren başarı öykülerini paylaşmaya devam edeceğiz. Çünkü böyle hikâyelerle birlikte büyür, motive olur ve hatırlarız: Hayaller ve kökler daima el ele yürür.

Fehmi Skender



Source link

REKLAM ALANI
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ