Hafız Dr. Benyamin İdriz’e 2025 “Thomas Dehler” Ödülü verildi

Almanya’nın Münih kentinde düzenlenen törenle, Panzberg İslam Merkezi imamı Üsküplü hafız Dr. Benyamin İdriz, 2025 yılı “Thomas Dehler” Ödülü ile onurlandırıldı.

Benyamin İdriz, Penzberg İslam Cemiyeti imamı ve Münih İslam Forumu’nun kurucusu olarak tanınıyor.

Kuzey Makedonya doğumlu olan Benyamin İdriz, Üsküp’te hafız bir ailede yetişti ve eğitimini Suriye’de başlatıp Fransa, Almanya, Bosna-Hersek ve Sancak’ta devam ettirdi. Son 30 yılı aşkın süredir Almanya’daki en aktif ve çok etnik yapılı İslami merkezlerden birini Penzberg’de yönetiyor.

İmam Idriz’in vaazları, Kuran tilavetleri ve kamuya açık etkinlikleri, Alman halkıyla doğrudan iletişim kurmasını sağlıyor. Altı dilde akıcı konuşabilmesi – Türkçe, Arnavutça, Makedonca, Almanca, Arapça ve Boşnakça – köprüler kurmasını kolaylaştırıyor. Ayrıca Almanca, Arnavutça, Boşnakça ve Arapça dillerinde bir dizi önemli kitap da yayımladı.

Törende konuşan eski Federal Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, Idriz’i Almanca yazan, konuşan ve Alman kamuoyuyla doğrudan temas kuran tek imam olarak tanımladı. “Açık Camii Günleri” gibi etkinliklerin, İslam ve Müslümanlar hakkındaki önyargıları kırmada önemli rol oynadığını vurguladı.

Hatırlanacağı üzere, 2019 yılında Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Penzberg İslam Merkezini ziyaret ederek, modern ve entegre bir Müslüman topluluğun örneğini görmüş ve Idriz’i takdir etmişti.

Thomas Dehler Ödülü, Almanya’nın iç birliğine katkı sağlayan, hukukun üstünlüğünü savunan ve önyargı, hoşgörüsüzlük ile nefrete karşı mücadele eden kişilere veriliyor. Önceki ödül sahipleri arasında Hans-Dietrich Genscher, Otto Graf Lambsdorff ve Focus dergisinin kurucusu Helmut Markwort gibi isimler bulunuyor.

Törende konuşan Idriz, ödülü kişisel bir başarı olarak değil, Almanya’da barış, diyalog ve birlikte yaşam için çabalayan tüm Müslümanlar adına aldığını belirtti:

“Bu ödül bana ait değil, inanç köprüleri kuran herkese ait.”

İdriz, İslam’ın temel değerlerinin özgürlük ve evrensel adalet ile demokrasiyle uyumlu olduğunu vurguladı ve Penzberg topluluğunu çağdaş, kapsayıcı ve açık bir İslam örneği olarak tanımladı. Konuşmasını, diyalogun bir lüks değil, ahlaki bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak, nefret ve aşırılığı kınayarak tamamladı:

“Avrupa’nın İslam’a, İslam’ın ise Avrupa’ya ihtiyacı var.”