Geleneklerin Renkli Dansı: Bir Halk Oyunları Ekibinin Başarı Öyküsü

Ülkemizde yöresel değerleri yaşatmak için büyük bir tutkuyla çalışan pek çok folklor ekibi bulunuyor. Her biri kendi bölgesinin zenginliğini, rengini ve coşkusunu sahneye taşıyor. Ancak bugün, özel bir misyonla yola çıkan ve adeta bir kültür elçisi gibi çalışan bir ekipten bahsedeceğiz: Mavi Laleler Folklor Ekibi. 2015 yılında Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu bünyesinde kurulan bu özel topluluk, o günden bugüne hem yurt içinde hem de uluslararası platformlarda elde ettiği başarılarla dikkat çekiyor. Mavi Laleler, geleneksel dansları yalnızca bir gösteri olarak değil, aynı zamanda gelecek nesillere aktarılması gereken değerli bir miras olarak görüyor. Bu anlamlı yolculuğun mimarı, ekibin yöneticisi Ramazan Asan ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Folklor ekibinizi kurmaya nasıl karar verdiniz? Bu yolculuk sizin için ne ifade ediyor?
Geleneklerimizi yaşatmak ve genç kuşaklara aktarmak amacıyla çıktığımız bu yolculuk, 2015 yılında bir tutkuya dönüştü. Mavi Laleler Folklor Ekibi, yerel yönetim ve okul yönetimi tarafından desteklenerek bir okul bünyesinde kuruldu. Başlangıçtaki tek amacımız, yöremizin örf, adet, gelenek ve kültürünü canlandırmaktı. Ancak zamanla bu amacımız, bizi ulusal ve uluslararası arenalarda başarıyla temsil eden bir ekibe dönüştürdü.
Folklor ekibinizin ismi neden “Mavi Laleler” oldu?
Ekibimizin ismi, performanslarımızda kullandığımız mavi başörtülerden geliyor. İlk zamanlarda elimizde bulunan bu mavi başörtüler, sahnede o kadar çok beğenildi ve dikkat çekti ki, ekibimizin takıları arasında adeta bir damga vurdu. Bu özel parça, ekibimizin kimliğiyle o kadar özdeşleşti ki, adımızı bu güzellikten yola çıkarak Mavi Laleler koymaya karar verdik.
Halk oyunlarını öğretirken öğrencilerinize en çok hangi mesajları vermeye çalışıyorsunuz?
Yıllardır birçok öğrenciye halk oyunlarını öğretirken en çok üzerinde durduğum şey, bu oyunların sadece birer dans değil, aynı zamanda birer kültürel miras olduğudur. Her figürün, her müziğin bir anlamı, bir hikâyesi vardır. Öğrencilerime sadece adımları değil, o adımların ruhunu, yaşanmışlığını ve ait olduğu yörenin kültürünü de aktarmaya özen gösteriyorum. Çünkü halk oyunlarını yaşatmak, geçmişle bağ kurmak ve bu mirası geleceğe taşımaktır.
Ekip olarak yurt içinde ve yurt dışında birçok festivale katıldınız ve önemli ödüller kazandınız. Bu başarıların ardında yatan sır nedir?
Elde ettiğimiz başarıların ardında disiplinli çalışma, ekip ruhu ve kültürümüze olan derin bağlılık yatıyor. Bu başarılar kolay gelmedi; zaman zaman imkânsızlıklarla, motivasyon kayıplarıyla ya da fiziksel yorgunluklarla karşılaştık. Ama her zorluğu birlikte aşmayı başardık. En büyük gücümüz, birlikte öğrenip birlikte gelişmemiz ve her adımda bu toprakların kültürünü yansıtmaya olan inancımız oldu. 2017’de aldığımız mansiyon ödülü, 2019’da kazandığımız birincilik ve 2025’teki üçüncülük, inandığımız ve çalıştığımız takdirde neleri başarabileceğimizin kanıtıdır.
Farklı yörelerin oyunları sizde ne gibi hisler uyandırıyor? Özellikle sizi etkileyen bir yöre ya da oyun var mı?
Farklı yörelerin halk oyunlarını inceledikçe her bir figürün aslında bir yaşam öyküsü taşıdığını fark ediyorsunuz. Beni en çok etkileyen, yöremize ait oyunlardı. Bu oyunlar sadece bir hareket değil; aynı zamanda onur, cesaret ve özgürlüğün ifadesidir. Ayrıca Balkan halk oyunlarında yer alan, göç ve mücadele temalı figürler de çok ilham vericidir. Bu tür hikâyeler, halk danslarının sadece bir ritim ya da adım değil, bir halkın hafızası olduğunu bize gösteriyor.
Bu kadar uzun süren bir serüvende unutamadığınız özel bir anınız var mı?
Kesinlikle var. Bir yarışma öncesiydi, ekibimizden küçük bir öğrenci sahneye çıkmadan hemen önce çok heyecanlandı ve ağlamaya başladı. Yanına gidip sadece şunu söyledim: “Bu oyun bizim kimliğimiz, sen de bunu en güzel şekilde yansıtacaksın.” Sahneye çıktı, gözyaşlarını sildi ve tüm performans boyunca o kadar içten, o kadar gururla oynadı ki… Finalde alkışlar yükseldiğinde, bana sarılıp “Hocam, iyi ki varsınız” dedi. İşte o an, “İyi ki bu işi yapıyorum” dedim. Çünkü sadece bir dans öğretmiyor, bir özgüven ve aidiyetkazandırıyordum.
Bu zengin kültürel mirasın genç nesiller tarafından daha çok benimsenmesi ve yaşatılması için sizce neler yapılmalı?
Genç nesillere, kültürümüzün zengin bir miras olduğunu ve bu mirasa sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu söylemek isterim. Geleneklerimizi yaşatmak, aslında kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi hatırlamaktır. Halk oyunları, sadece bir dans ya da bir eğlence değil, aynı zamanda atalarımızın hikayelerini, duygularını ve yaşanmışlıklarını anlatan birer canlı kaynaktır. Bu mirası koruyarak ve yeni kuşaklara aktararak, geçmişle bağımızı güçlendirir ve geleceğe daha sağlam adımlarla ilerleriz.Unutmayın, kültürünü bilmeyen bir millet, rotasını kaybetmiş bir gemi gibidir. Sizler, bu geminin kaptanlarısınız. Kültürel değerlerimize sahip çıkın, onları öğrenin ve geleceğe taşıyın. İnanıyorum ki sizler de bu yolda başarılı olacak, Mavi Laleler gibi yeni hikayeler yazacaksınız. Bu değerli fırsatın oluşmasında bizden hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen, yolculuğumuz boyunca yanımızda olan ve özellikle giyimden maddi ve manevi desteklerine kadar her konuda bize omuz veren başta belediye yönetimimiz ve okul idaremiz olmak üzere, emeği geçen herkese en içten şükranlarımı sunarım.
Mavi Laleler Folklor Ekibi, sadece bir dans topluluğu olmanın ötesinde, geçmişi geleceğe bağlayan canlı bir köprü görevi görüyor. Ramazan Asan ve ekibinin bu tutkulu yolculuğu, kültürümüzü yaşatmanın ve gençlere aktarmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Gazetemiz, eğitim, folklor ve kültür etkinlikleriyle uğraşanların peşinde olmaya kararlı. Mavi Laleler Folklor Ekibi’ne ve emek veren herkese, bu önemli mirası yaşattıkları için teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Fehmi Skender
Bizi takip edin ,balkanları birlikte keşfedelim.!