Bulgaristan’ın ilk Başmüftüsü seçildikten yaklaşık 8 ay sonra göreve başlayabildi

Bulgaristan’daki Müslümanların ilk Başmüftüsü Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin 8 Aralık 1910’da Başmüftü seçilmesi, Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında yapılan yoğun diplomatik görüşmeler üzerine sağlanan anlaşma neticesinde mümkün oldu. Zira Osmanlı Devleti’nin Sofya elçisi Asım Bey, Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin Bulgaristan hükümetinin Başmüftü adayı olduğunu, Sofya müftüsü olarak görevde bulunduğu yıllarda Müslümanların haklarını savunamadığını ileri sürerek Başmüftü seçilmesine şiddetle karşı çıkmışti. Yine de oy çokluğu ile Başmüftülüğe Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi seçilebilmiştir.
Ancak Hocazade Mehmed Muhyiddin Efendi’nin 8 Aralık 1910’da Başmüftü olarak seçilmesi ile Başmüftülük meselesi son bulmadı. 1909 tarihli Müftüler Sözleşmesi uyarınca Başmüftü olarak göreve resmen başlayabilmesi için Hocazâde’nin İstabul’daki Meşihat makamından menşur ve mürasele denilen icazetleri alması gerekiyordu.
1909 tarihli Müftüler Sözleşmesinden bir sayfası
Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin görevinin resmen onaylanması ve kendisine menşur ve mürasele verilmesi bir hayli uzun sürdü. Bu gecikmede şüphesiz Osmanlı Devleti’nin Sofya elçisi Asım Bey’in Muhyiddin Efendi hakkındaki olumsuz kanaatinin çok büyük etkisi vardı.
Asım Bey, Muhyiddin Efendi’ye güvenmiyor ve Başmüftülüğe seçilmesinden dolayı Müslümanların büyük zarar göreceği kanaatini taşıyordu. Bu nedenle Muhyiddin Efendi’ye menşur ve müraselenin verilmesini geciktirmeye çalışıyordu ve Osmanlı hükümetine göndermemelerini tavsiye ediyordu.
Diğer yandan Haskovo müftüsü, 17 Nisan 1911 tarihinde Osmanlı Dışişleri Bakanlığına yazarak menşur ve müraselenin gönderilmemesinin Bulgaristan’daki Müslümanların birbirine düşmelerine sebep olduğunu, bir takım fesatçı takımının Müslümanların hukukunu tehlikeye attıklarını ve Bulgaristan’daki Müslüman ahalinin, birbirine düşmanlık beslemeye başladıklarını ve artık bir daha hayat bulamamak gibi büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduklarını dile getirerek, menşur ile müraselenin bir an önce gönderilmesi gerektiğini söylüyordu.
Tırnovo müftüsü de, 20 Mayıs 1911 tarihinde Osmanlı Dışişleri Bakanlığına gönderdiği yazısında, Hocazâde Muhyiddin Efendi’den daha alim, daha erdemli ve takva sahibi başka bir müftünün bulunmadığını söylüyordu. Menşur ve müraselenin gönderilmemesinin Başmüftülük makamını olumsuz etkilediğini ve Müslümanlar arasında sıkıntı yarattığını belirterek, menşur ile müraselenin bir an evvel gönderilmesini talep ediyordu. Varna evkaf encümeni ve sandık eminliğinin birkaç üyesi ile müderrislerden 2 kişinin imzası ile 28 Haziran 1911 tarihinde Sadaret’e gönderilen bir yazıda da, Muhyiddin Efendi hakkındaki iddiaların asılsız olduğu, gerek söz konusu şikayetlerin gerekse elçiliğin açıklamalarının tamamen şahsi husumet ve çıkar çatışmalarına dayandığı ifade edilerek, Muhyiddin Efendi’nin Başmüftü olarak tasdik edilmesi gerektiği bildiriliyordu.
Osmanlı hükümeti, Başmüftülük meselesinin bir türlü neticelendirilmemesi yüzünden ortaya çıkan olumsuzlukların nihayet farkına vardı. Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin seçiminde meydana gelen yolsuzluklardan dolayı seçimin yenilenmesine dair Bulgaristan nezdinde yaptığı girişimlerden de bir sonuç alınamayacağını anlamıştı. Mesele hakkında başlangıcından beri takip edilen politika istenilen neticeyi elde edecek surette değildi. Ayrıca meydana gelen gecikme yüzünden Müslümanların şikayetleri giderek artmakta idi. Bu nedenlerle Osmanlı hükümeti, Hocazâde’nin seçiminin tasdikini uygun gördü. İleride Bulgaristan Müslümanlarının gerçek menfaatlerine göre bir karar alınabileceği belirtilerek menşur ve müraselenin gönderilmesine karar verildi. Nihayet Meşihat makamı tarafından onaylanmış olan menşur ve mürasele 17 Temmuz 1911 tarihinde Sofya elçiliğine gönderildi. Sofya elçiliği de, menşur ve müraselenin Hocazade’ye verildiğini 8 Ağustos 1911 tarihinde Osmanlı Dışişleri Bakanlığına bildirdi. Böylece 8 Aralık 1910 tarihinde Bulgaristan’ın ilk Başmüftüsü seçilen Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi, sekiz aya yakın bir süre sonra görevine resmen başlamış oldu. Ancak kavga bitmedi.
Nitekim Ruse’deki Müslüman ahalisinden bir grup, Muhyiddin Efendi’nin Başmüftü olarak seçilmesinin İstanbul Antlaşması hükümlerine ve Müslüman nüfusunun çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesiyle, 29 Ağustos 1911 tarihinde Balbunar’da 5 bin kişinin katıldığı bir miting düzenledi. Muhyiddin Efendi’nin seçiminin antlaşmaya aykırı olduğunu, Başmüftülük makamına uygun olmadığını, dolayısıyla İslam hukukuna aykırı olduğu ileri sürülerek, Müslümanlardan Osmanlı hükümetine ve Meşihat makamına telgraflarla bildirilmesi istendi. Müslüman ahali de, Osmanlı hükümetine Muhyiddin Efendi’nin seçimini protesto eden yazılar gönderdi. Ancak Osmanlı hükümeti, müdahalenin sakıncalı olabileceğini düşünerek bu tip protestoları dikkate almadı.
Eski Meşihat binası
Ne var ki, çeşitli zorlukları aşarak göreve başlayan ilk Başmüftü 1913-1914 yıllarında Sviştov, Aytos, Vratsa ve Sofya müftülerinin değişimi için Bulgar hükümetinin çok ciddi baskısına maruz kaldı. Buna rağmen kanuni sebepler olmadıkça sırf partizanlık uğuruna yapılacak değişimleri kabul etmeyeceğini bildirdi. Mehmed Celil, “Rehber” gazetesinde Başmüftünün baskılar karşısındaki dirayetli tutumunu şöyle aktarmıştır: ”Bu milli bir mücadele idi. Nezaret ( Bulgaristan Dışişleri ve Mezhepler Bakanlığı) ve partizanlar milli müessesat kalesine hücum ediyor, kazanılmış hakları almağa uğraşıyorlardı. Nezaret Başmüftülüğün sarsılmaz imanla hukuk-ı milliyeyi müdafaa etmekte olduğunu görünce o günün Türk mebuslarını elde ederek Başmüftülük cephesini zaafa uğrattı.” Sonuçta Dışişleri ve Mezhepler Bakanlığı Sviştov ve Aytos ve diğer birkaç müftü vekilini görevden alıp yerlerine kendilerinin istediği kişileri göreve getirdi. Bu durum Başmüftü Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’yi yıldırmadı, Başmütülüğün onayı olmadan tayin edilen müftü vekillerinin şeri meseleler hakkında yetkileri olmadığından Aytos kazası Müslümanlarının Burgaz’a, Sviştov Müslümanlarının Tırnovo’ya ve diğerlerinin de yakın müftülüklere müracaat etmeleri gerektiğini gazetelere ilan etti. Ancak Başmüftünün bu kararlı tutumu 1914’te görevden uzaklaştırılmasına sebep oldu, Başmüftülük’teki memurlar, Başmüftü müşaviri ve Sofya Bölge Müftüsü olan Süleyman Faik Efendi de görevlerinden alındı.
İstabul’daki Meşihat makamı Osmanlı devletinde önemli bi kurumdu
Bulgaristan’ın ilk Başmüftüsü Mehmed Muhyiddin Efendi, görevden uzaklaştırıldıktan sonra Osmanlı resmi makamları ile ilişkilerini devam ettirmesi dikkat çekicidir. Bayramlarda tebrik ziyaretlerini yıllarca sürdürdü, Başmüftü olduğu yıllarda Sofya askeri ataşesi olan Mustafa Kemal tarafından bayram tebriği için makamında ziyaret edildi. Başmüftülük yaptığı yıllarda Balkan savaşında esir düşen Türk askerlerine Başmüftülüğün öncülüğünde toplanan aynî ve nakdî yardımların ulaştırılmasını sağladı. Bu yüzden Meşihat makamı, Merkez Müftülüğü görevini yürüttüğü yıllarda verdiği fetvalarıyla ilmi ve idari dirayetini kanıtlayan Muhyiddin Efendi’ye, Türk askerlerine yaptığı yardım ve hizmetlerinden dolayı “Edirne payesi” rütbesi verdi. Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi 1920’de hazırlanan Medersetü’n – Nüvvab Nizamnamesi ve programını hazırlayanlar arasında yer aldı.
Din dersleriyle ilgili konularda çok büyük emeği oldu. Emeklilik yıllarında Nüvvâb’ın Âlî Kısmı’nda Usûl-i Fıkıh dersleri okuttu. 1859’da Şumen’de doğan Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi, 1949 yılında Allah’ın rahmetine kavuştu.
bnr
Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.