Bir Seçimin Anatomisi | TIME-BALKAN

Geçtiğimiz hafta ülkemizde belediye seçimleri gerçekleşti. Makedonya’nın bağımsızlığından bu yana sekizinci kez yapılan seçimlerde, konjonktürel şartların da etkisiyle bazı sürpriz sonuçlar ortaya çıkarken, bazı alışkanlıkların hâlâ değişmediği görüldü.
Sürpriz olarak nitelendirilebilecek en dikkat çekici gelişme, Arnavut toplumunun yoğun yaşadığı belediyelerde, özellikle 2001 iç savaşından sonra merkez kabul edilen Çayır ve Kalkandelen’de, eski UÇK Komutanı Ali Ahmeti liderliğindeki AKİ (Ulusal Entegrasyon İttifakı)’nın beklenmedik bir şekilde seçimleri kaybetmesidir. Özellikle Çayır’da VLEN Koalisyonu adayı İzet Meciti’nin kazanması Arnavut siyasetinin yeni dönem göstergesi olacaktır.
Buna karşın değişmeyen temel olgu, ülke genelinde iktidar partilerinin yine sandıktan birinci çıkması oldu.
Türk partileri açısından ise, Türk Demokratik Partisi’nin ülke genelinde oy oranını artırması, kısa süre önce parti içinde yapılan yapısal değişikliklerin olumlu yansımaları olarak değerlendirilebilir.
Doğru ya da yanlış, halk tercihini yaptı. Ancak tabloya dikkatle baktığımızda, seçim sonuçlarının ideolojik veya hizmet temelli bir değerlendirmeden ziyade, bireysel çıkarlar ve dar çevrelerin etkisiyle şekillendiğini söylemek mümkündür. Adayların seçmeni ikna etme biçimleri arasında da ciddi farklılıklar göze çarptı.
Makedonya’nın siyaset gerçeği şu ifadeyle özetlenebilir: Başarılar cezalandırıldı, başarısızlıklar ödüllendirildi. Doğrusuyla yanlışıyla bir seçim süreci daha tamamlandı. Fakat şu tespiti yapmadan geçemeyeceğim: Türkiye ve Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında, ülkemizdeki kalkınma düzeyi ve belediye hizmetlerinin niteliği hâlâ istenen seviyede değil. Temennimiz, siyasilerin ve yeni seçilen başkanların günlük çekişmelerden uzaklaşıp, hizmet ve üretim odaklı bir yönetim anlayışı benimsemeleridir.
Seçimi kazanan siyasi yapıların başarısı takdir edilmelidir; ancak bu zaferin bir üstünlük vesilesine dönüşmemesi gerekir. Seçimlerde başarısız olan partiler ise suçu başkalarında aramak yerine öz eleştiri yapmalı, eksiklerini tespit edip buna göre yeniden yapılanmalıdır.
Bu seçimlerde iki nokta özellikle dikkatimi çekti: Birincisi, tercihlere saygı eksikliğidir. Seçim sürecinde hemen her ortamda siyaset konuşulurken, insanların birbirinin tercihine saygı göstermediğini gözlemledim. Herkes kendi değerleri ve inançları doğrultusunda bir tercih yaptı. Buna katılırsınız veya katılmazsınız, ama saygı göstermek zorundasınız. Kendi tercihine saygı bekleyip, başkasınınkini küçümsemek veya alaya almak sadece kişinin karakterini yansıtır.
İkinci olarak, Koçana’daki seçim sonucu dikkat çekicidir. Mart ayında bir gece kulübünde meydana gelen trajik yangın olayından sonra, halk uzun süre tepkisini gösterip iktidarı sert şekilde eleştirmişti. Buna rağmen, seçim sonuçlarında iktidar partisinin büyük farkla yeniden birinci çıkması gerçekten şaşırtıcıydı. Ancak halkın iradesi budur, bize de “hayırlı olsun” demek düşer.
Bir diğer önemli konu da seçime katılmayan seçmenlerdir. Seçime gitmeyerek bir tür protesto ortaya koymuş olabilirler; ancak bu durumda yapılan ya da yapılmayanlara dair şikâyet hakkı da ortadan kalkar. Aynı şekilde, kazanan tarafı destekleyen seçmenlerin de ileride şikâyet etme hakkı sınırlıdır. Çünkü tercihini yapan halk, sonuçlarıyla da yaşamayı kabul etmiştir. Sonuç olarak, ülkemiz hatasıyla sevabıyla bir yerel seçimi daha geride bıraktı.
Toplum, beklentileriyle, sevinçleriyle ve hayal kırıklıklarıyla bir kez daha iradesini ortaya koydu. Ancak bu seçimler, hâlâ kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğunu gösterdi. Etnik veya siyasi farklılık gözetmeksizin, bazı konularda olgunlaşmamız ve değerlerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerektiği aşikâr.
Halk tercihini yaptı. Şimdi önümüzdeki dört yıl boyunca, seçilenlerin ülkenin genel politikasına mı hizmet edeceğini, yoksa yerel kalkınma ve hizmet odaklı bir vizyon mu ortaya koyacağını hep birlikte göreceğiz. Doğru veya yanlış — halk iradesiyle kararını verdi; bizlere düşen ise bu tercihe saygı göstermek. Haftaya görüşmek üzere, Sağlıkla kalın.
22 Ekim 2025, Hüsrev EMİN, TIMEBALKAN
Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.