Balkanlarda Denge Siyaseti: Arnavutluk, Kosova ve Sırbistan’ın İran–İsrail Çatışmasındaki Konumları

Kosovalı gazeteci ve yazar, Balkan Postası Genel Yayın Yönetmeni Bayram Pomak’ın kaleme aldığı, “Balkanlarda Denge Siyaseti: Arnavutluk, Kosova ve Sırbistan’ın İran–İsrail Çatışmasındaki Konumları” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz.
Son haftalarda Orta Doğu’da yaşanan gerginliklerin etkisi Balkanlara da yansıdı. Her ne kadar İsrail ve İran, Balkanlara coğrafi olarak uzak ülkeler olsa da, bu iki devletin Balkan ülkeleriyle olan ilişkileri oldukça farklı düzeylerdedir. Aynı zamanda bu ilişkiler, küresel dengelerin bir yansıması olarak da değerlendirilebilir.
İsrail ile İran arasında meydana gelen sıcak çatışma ortamında, Balkan ülkeleri üzerindeki etkide hem ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin bu çatışmaya yönelik tutumları hem de Balkan ülkelerinin İsrail ve İran’la olan ikili ilişkileri belirleyici olmuştur.
Kendini tamamen ABD’ye dayandıran Arnavutluk ve Kosova gibi ülkeler, bu süreçte İran karşıtı ve İsrail yanlısı net bir pozisyon almıştır. Sırbistan ise dış politikasında genel olarak benimsediği denge siyasetini sürdürmüştür.
Arnavutluk ve İran Arasındaki Gerilim
Arnavutluk ile İran arasında yıllardır süren bir gerginlik bulunmaktadır. Birbirinden uzak iki coğrafyada yer alan bu ülkeler arasında yaşanan bu gerilimin temelinde, İran rejiminin en büyük muhalif gruplarından biri olan “Halkın Mücahitleri Örgütü”nün faaliyetlerini Arnavutluk’tan yürütmesi yatmaktadır. Bu örgüt, 2013 yılında ABD’nin talebi ve Arnavutluk’un kabulüyle Irak’tan Arnavutluk’a taşınmıştır. Günümüzde başkent Tiran’a yakın bir bölgede kurdukları kampta faaliyetlerine devam etmektedirler.
Arnavutluk’un bu adımı sonrası, İran dini lideri Hamaney Arnavutluk için “küçük şeytan” ifadesini kullanmıştır. Bu gelişmenin ardından, İran tarafından Arnavutluk’un devlet kurumlarına yönelik siber saldırılar gerçekleştirilmiş ve ülkenin altyapısına ciddi zarar verilmiştir. Bu olayların sonucunda, Arnavutluk 2022 yılında İranlı diplomatları sınır dışı ederek İran ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmiştir. Böylece iki ülke, neredeyse düşman konumuna gelmiştir.
İsrail’in İran’a yönelik saldırısı sonrasında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, yaptığı açıklamada İran’ın yalnızca nükleer kapasiteye sahip bir başka ülke olmadığını, aynı zamanda apokaliptik bir retoriğe sahip bir teokrasi olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “İran, özgür ulusları ‘şeytani’ olarak niteleyen ve onların yok edilmesini açıkça savunan, yetmiş yıllık bir geleneğe sahip teokratik bir rejimdir. Bu yönüyle nükleer silaha sahip diğer tüm devletlerden farklı, tehlikeli bir istisnadır.”
Rama, ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılarına da atıfta bulunarak şöyle devam etti: “Zalim bir teokratik rejimin karanlığından çıkmış, özgür dünyanın gururlu bir üyesi ve ABD’nin stratejik ortağı olarak Arnavutluk, Başkan Trump’ın Tahran’daki teokratik rejimin nükleer silah edinmesini önleme çabalarına sarsılmaz desteğini ifade etmektedir.”
Sırbistan’ın Denge Politikası
Arnavutluk, İran’a karşı açık bir tutum sergilerken, Sırbistan her iki ülke ile olan ilişkilerini göz önünde bulundurarak denge siyasetini sürdürmüştür. Sırbistan’ın hem İran’la hem de İsrail’le yakın ve farklı düzeylerde ilişkileri bulunmaktadır. Özellikle İsrail ile silah ticareti konusunda önemli iş birlikleri söz konusudur.
7 Ekim’den sonra bu ticaret zirve noktasına ulaşmıştır. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, The Jerusalem Post’a verdiği röportajda, büyük bir gururla, “Avrupa’da İsrail’le mühimmat ticareti yapan tek lider benim,” demiştir.
Vuçiç, “7 Ekim’den sonra İsrail’den neye ihtiyaç duyduklarına dair mesaj aldık ve bu mesajı hemen yerine getirerek, bürokratik işlemleri hızlandırarak dört gün içinde gerekli mühimmatı gönderdik. Daha önce bu ülkede böyle bir şey yaşanmadı,” açıklamasını yapmıştır.
2024 yılında Sırbistan ile İsrail arasındaki silah ihracatı 42,3 milyon Euro’ya ulaşmıştır. Bu rakam, bir önceki yıla göre 30 katlık bir artışı göstermektedir. Ancak İsrail-İran çatışmasının başlaması ve gelen uluslararası tepkiler üzerine Vuçiç, “Tüm ihracatı tamamen durdurduk,” açıklamasını yapmıştır.
Buna rağmen, 24 Haziran’da Belgrad Havalimanı’nda tehlikeli madde taşıyan bir uçağın İsrail’in Beerşeba şehrindeki askeri havaalanına indiği tespit edilmiştir. Flight Radar verilerine göre bu uçak, sekiz ayda sekiz kez Sırbistan-İsrail arasında uçuş gerçekleştirmiştir. Bu gelişmenin ardından Vuçiç, “O uçakta neler olduğunu açıklamak aklımın ucundan bile geçmez,” şeklinde yorum yapmıştır.
Vuçiç’in “silah ihracatını durdurduk” açıklaması, İran’dan tepki almamak ve denge siyasetini sürdürmek adına yapılmıştır. Zira daha önce “İsrail de İran da bizim dostlarımızdır” diyerek tarafsız bir çizgi izlediğini göstermeye çalışmıştır.
Hem İran hem de İsrail cumhurbaşkanlarıyla iletişim hâlinde olduğunu belirten Vuçiç, aynı zamanda Sırbistan’ın ABD ile stratejik ortaklık kurmak istediğini vurgulamıştır. Ancak, İran’a yönelik saldırıların uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini düşündüğünü de eklemiştir. Bu açıklamaların ardından, İran’ın Belgrad Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Muhammed Mehdi Abadi, Vuçiç’e, ABD’nin İran’a saldırarak uluslararası hukuku ihlal ettiği yönündeki tavrından dolayı teşekkür etmiştir.
Kosova ve Diğer Balkan Ülkelerinin Tutumu
İran, Kosova’nın bağımsızlığını tanımamış ve Sırbistan’daki İran’a yönelik yaptırımlara da katılmamıştır. Bu sebeple Sırbistan, diğer Balkan ülkelerinden farklı olarak her iki ülkeyle de girift ilişkiler barındırmaktadır.
Kosova Başbakanı Albin Kurti, yaptığı açıklamada, “Nükleer silahlar otoriter rejimlerin elinde küresel güvenlik için ciddi bir tehdittir. Kosova, İran’ın nükleer emellerine karşı ABD ve AB’nin duruşunu kararlılıkla desteklemektedir,” diyerek, ABD ve İsrail’in yanında olduklarını beyan etmiştir.
İran, Kosova’nın bağımsızlığını tanımadığı için iki ülke arasında herhangi bir diplomatik ilişki kurulmamıştır. Ancak Kosova halkının çoğunluğunun Müslüman olması sebebiyle halk arasında İran’a yönelik sempati açıklamaları yapılmıştır.
Bu durum, Kosova’daki elitler ve kamuoyu yapıcıları arasında tartışmalara yol açmış, bazıları Kosova’yı tanımayan ve Sırbistan’la aynı çizgide olan bir ülkeye halkın destek vermesini anlamlandıramadıklarını ifade etmiştir.
Benzer bir şekilde, Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanı Timço Mucunski de ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılarını desteklediklerini açıklamıştır. Mucunski, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, Kuzey Makedonya’nın bu “belirleyici anda”, “bölgesel barış ve küresel istikrarı tehdit eden nükleer silahların yayılmasına” karşı net bir tutum takındığını belirtmiştir.
İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmanın yankıları, Balkan ülkelerinin dış politika yönelimlerini ve bölgedeki jeopolitik denge arayışlarını gözler önüne sermektedir. Arnavutluk ve Kosova, ABD ile kurdukları stratejik ilişkiler doğrultusunda açık bir şekilde İran karşıtı ve İsrail yanlısı bir pozisyon alırken; Sırbistan, hem İran hem de İsrail ile sürdürdüğü ilişkiler nedeniyle denge siyaseti izlemeyi tercih etmiştir. Öte yandan halk ve yönetim arasındaki yaklaşım farkları, özellikle Kosova örneğinde olduğu gibi, kamuoyu ile siyasi elitler arasında görüş ayrılıklarını da gün yüzüne çıkarmıştır. Balkan devletlerinin bu tür çatışmalara verdikleri tepkiler, yalnızca kendi dış politikalarını değil, aynı zamanda küresel güçlerin bölge üzerindeki etkisini ve bölgenin uluslararası sistemdeki konumunu da yansıtmaktadır. Dolayısıyla, Orta Doğu’daki her yeni gelişme, Balkanlar’daki diplomatik duruşların yeniden şekillenmesinde kritik rol oynamaya devam edecektir.