“Balkan Düşüncesinde Önemli Bir Soru: Balkanlar mı, Rumeli mi?” Semineri Düşünsel Çerçeveyi Derinleştirdi

“Balkan Düşüncesinde Önemli Bir Soru: Balkanlar mı, Rumeli mi?” Semineri Düşünsel Çerçeveyi Derinleştirdi
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Balkan Düşünce Okulu tarafından, T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü desteğiyle yürütülen Balkan Düşünce ve Kültür Projesi kapsamında düzenlenen “Balkan Siyasetinin Türkiye Perspektifinden Okunması” temalı seminer serisi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Galip Çağ’ın konuşmacı olduğu “Balkan Düşüncesinde Önemli Bir Soru: Balkanlar mı, Rumeli mi?” başlıklı oturumla devam etti.

Yoğun ilgiyle takip edilen seminerde kavramların tarihsel gelişimi, kültürel arka planı ve güncel siyasal etkileri kapsamlı bir analizle ele alındı.

Doç. Dr. Çağ konuşmasına, “Balkanlar neresidir?” sorusunun tek ve üzerinde uzlaşılmış bir cevabı olmadığını belirterek başladı. Bununla birlikte, bölgeye ilişkin diplomatik, siyasi, kültürel ve ekonomik bir tanım yapılmasının zorunluluğuna işaret etti.

Bu zorunluluğun tarihsel bir temele dayanması gerektiğini vurgulayan Çağ, Balkan coğrafyasının Osmanlı geçmişinden bağımsız biçimde ele alınamayacağını, kavramsal belirsizliklerin çoğunun da bu tarihsel arka planın göz ardı edilmesinden kaynaklandığını ifade etti.

Sunumun merkezinde, Osmanlı literatüründe “Balkanlar” kavramının hiçbir dönemde kullanılmadığı gerçeği yer aldı.

Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın Osmanlı belgelerinde dahi bu kavrama rastlanmadığını belirten Çağ, “Balkanlar” ifadesinin Batı tarafından üretilmiş ve tarihsel olarak sıklıkla pejoratif anlamlar taşıyan bir kavram olarak bölgeye empoze edildiğini aktardı.

Batı’nın bu terimi geri kalmışlık, parçalanmışlık ve istikrarsızlıkla özdeşleştirdiğini, modern dönemde yaygınlaşan “Balkanlaşma” ve “Balkanizasyon” kavramlarının da bu olumsuz çerçevenin günümüze uzanan devamı olduğunu ifade etti.

Coğrafi adlandırmalara ilişkin değerlendirmelerinde ise Balkan Dağları’nın yalnızca Bulgaristan’da bulunduğunu, Osmanlı’nın bu terimi yalnızca söz konusu dağ silsilesi için kullandığını hatırlattı. Buna karşın çağdaş dönemde Balkan kavramının bütün bir bölgeyi tanımlamak üzere genişletilmesinin tarihsel doğrulukla bağdaşmadığını belirtti.

Bu nedenle, bugün Balkan kavramının sorgulanmadan kullanılmasının Osmanlı’nın tarihsel mekân tasavvurunu belirsizleştirdiğini dile getirdi.

Konuşmanın önemli bir bölümünde kavramların kimlik ve aidiyet üzerindeki belirleyici etkisi tartışıldı. Çağ, yanlış veya dışarıdan yüklenmiş kavramların toplulukların kendini tanımlama biçimlerini dönüştürdüğünü belirterek, bir Azerbaycan Türküne “Azeri” denmesinin ya da bir Boşnak’a “Bosnalı” denmesinin nasıl kimlik daraltıcı sonuçlar üretiyorsa, Rumeli halklarına “Balkanlı” denmesinin de benzer bir aidiyet aşınmasına yol açtığını ifade etti.

Bu bağlamda dilin, etimolojinin ve kavramsal duyarlılığın kültürel hafızayı koruma bakımından hayati olduğunu vurguladı.

Bu noktada Doç. Dr. Çağ, “Rumeli” kavramının kullanılmasının neden bu kadar önemli olduğuna özellikle dikkat çekti. Rumeli’nin, Osmanlı idari yapısının, kültürel etkileşimin ve tarihsel sürekliliğin ana referans noktası olduğunu belirterek, bu kavramın yalnızca bir coğrafi ad değil, aynı zamanda medeniyet birikimini, tarihsel aidiyeti ve kültürel devamlılığı temsil ettiğini ifade etti.

Rumeli adının bölgeyi kendi tarihsel bağlamı içinde tanımladığını, buna karşın Balkanlar söyleminin dışarıdan dayatılmış ve çoğu kez olumsuz anlamlarla şekillenmiş bir çerçeve sunduğunu söyledi. Bu nedenle Rumeli kavramının korunmasının, hem tarihsel hafızanın muhafazası hem de Türkiye’nin bölgeye yönelik düşünsel perspektifinin doğru zeminde şekillenmesi açısından kritik olduğunu vurguladı.

Seminer, Balkan coğrafyasına ilişkin kavramsal tartışmaların Türkiye’nin bölgeye yönelik yaklaşımını doğrudan etkilediğini göstermesi bakımından önemli bir değerlendirme zemini sundu.

Katılımcıların yoğun katkısıyla gerçekleştirilen soru-cevap bölümünde konunun siyasi, kültürel ve akademik boyutları daha geniş bir çerçevede tartışıldı. Balkan Düşünce ve Kültür Projesi kapsamındaki seminer serisi önümüzdeki oturumlarla devam edecek.


Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ