Ankara’da “Srebrenitsa Soykırımı Anma Paneli” düzenlendi

Srebrenitsa’daki soykırımın 30. yılı dolayısıyla Ankara’da panel düzenlendi.
Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da, Sırplar tarafından 8 binden fazla sivilin katledildiği soykırımın 30’uncu yılı kapsamında Ankara’da soykırım tanıklarının katılımıyla panel düzenlendi.
Birleşmiş Milletler’in (BM) 11 Temmuz Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü ilan etmesi vesilesiyle Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Sezai Karakoç Salonu’nda düzenlenen etkinliğe çok sayıda kişi katıldı.
Etkinliğin açılışında konuşan Bosna Hersek’in Ankara Büyükelçisi Mirsada Colakovic, Bosna Hersek’te 1992-1995’teki savaşta yaşanan acıların ardından adalet mücadelesinden vazgeçilmemesi gerektiğini belirterek, “Özellikle Srebrenitsa’daki acılar için bugün dahi gözyaşlarım hiç durmadan akabilir ancak adalet mücadelemizi sürdürmeliyiz.” dedi.
Srebrenitsa’daki adalet arayışının insanlık için önemli olduğunu söyleyen Colakovic, “Srebrenitsa sadece Boşnakların değil aynı zamanda farklı zamanlarda farklı yerlerde öldürülen tüm Müslümanların tarihidir.” diye konuştu.
ASBÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Şevki Duymaz da Srebrenitsa’da yaşananların ilk günkü acısının bugün dahi yaşadığını ifade ederek, “unutmayacağız” mesajını verdi.
Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreter Yardımcısı Sait Yusuf ise Türkiye’nin her zaman doğrunun yanında yer aldığını belirterek, “Srebrenitsa ve bunun gibi zulümleri en iyi biz anlarız.” diye konuştu.
Soykırım tanıklarının gözünden Srebrenitsa anlatıldı
Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panelde söz alan Saraybosna Üniversitesinden Srebrenitsalı Prof. Dr. İlijaz Pilav, soykırımın yaşandığı dönemde Srebrenitsa’da bulunduğunu ifade ederek, “O dönem tek bir hedefim vardı o da hayat kurtarmak. Savaştan sonra ise hedefim orada tanık olduğum soykırımı anlatmak.” dedi.
Srebrenitsa’da insanlığın 8 binden fazla kez öldürüldüğünü anımsatan Pilav, “Karşınızda bir gecede büyümek zorunda kalan, büyük sorumluluklar almak zorunda kalan biri olarak duruyorum. İlk kararım genç ve tecrübesiz bir doktor olarak, belki de ölümü kabul ederek Srebrenitsa’da kalmak oldu.” diye konuştu.
Pilav, ilk müdahalesini yaralı çocuklara yaptığını, ilk ameliyatını ise ormanda gerçekleştirdiğini ve tüm ameliyatlarını anestezi olmadan yaptığını anlattı.
Kardeşiyle yaşadığı anısını anlatan Pilav, “Kardeşim Potoçari’deki güvenli bölgeye gitmeyi seçti. Ben ise o gün orman yolundan gittim. Kardeşim öldürülerek toplu mezara gömüldü, bense şans eseri hayattayım. Hala kardeşimle durduğum o yol ayrımındayım. Orman yolunda 6 gün 6 gece cehennemi yaşadım.” ifadelerini kullandı.
Pilav, orman yolunda da doktorluk görevini yerine getirmeye devam ettiğini söyleyerek, “Güvenli bölgeye ulaştığımda hayatta kaldığım için kendimi suçlu hissettim. Sonrasında yaşayan bir ölü olarak hayatıma devam ettim.” dedi.
Tuzla Üniversitesinden Doç. Dr. Midhat Causevic de Srebrenitsa soykırımının tarihçesine ilişkin bilgi vererek, “Soykırım Boşnaklara yönelik yapıldı ve ‘Türklerden intikam’ söylemleri kullanıldı.” diye konuştu.
Srebrenitsa’daki kadınların eşleri ve erkek çocuklarını kaybettiğini belirten Causevic, “Gençler öldürüldü. 16, 17 yaşında olanlar. Sırp askerleri onları Srebrenitsa’da 100 kilometre ötede öldürdü ve oraya gömdü.” dedi.
ASBÜ’den Dr. Gazi Doğan ise Srebrenitsa’daki soykırımın Türk kamuoyundaki etkisini anlattı.
Panelde Tuzla Üniversitesinden Dr. Amer Omerovic, Prof. Dr. Mensur Husic ve Prof. Dr. Sead Nazibegovic de soykırımın farklı boyutlarını ele aldı.
Bu arada etkinlik kapsamında açılışı yapılan Yasin Yılmaz’ın “Srebrenitsa’dan Kalıntılar” isimli sergisi 5 Temmuz’a kadar ziyaret edilebilecek.
Srebrenitsa’da ne oldu?
Srebrenitsa’nın, 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.
Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar ise toplu mezarlara gömüldü.
Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.
Kaynak: AA
Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.