ABD-Çin Gerilimi Kızışıyor: Ticaret Savaşında Yeni Vergi Artışları ve Küresel Ekonomiye Etkileri
Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasındaki ticaret gerilimi, son dönemde yeniden alevlenerek küresel piyasaları sarsmaya devam ediyor. ABD’nin Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerindeki artış, iki ülke arasındaki ekonomik savaşın yeni bir boyut kazanmasına neden oldu. Bu gelişmeler, hem ABD hem de Çin ekonomilerini derinden etkilerken, küresel tedarik zincirleri ve tüketici fiyatları üzerinde de ciddi bir baskı yaratıyor. İşte ABD-Çin ticaret savaşındaki son gelişmeler ve bu gerilimin detaylı analizi.
Ticaret Savaşının Yeni Aşaması: Vergi Oranlarındaki Artış
ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Nisan 2025 itibarıyla Çin’den ithal edilen ürünlere uygulanan gümrük vergisi oranını %145’e çıkardı. Bu oran, Trump’ın 2 Nisan 2025’te Çin mallarına %34’lük bir tarife ile başlayan ve ardından kademeli olarak artırılan vergilerin son halkası oldu. Beyaz Saray, bu kararın Çin’in “haksız ticaret uygulamalarına” bir yanıt olduğunu savunurken, Çin’den gelen malların ABD pazarındaki rekabet gücünü azaltmayı ve Amerikan üretimini desteklemeyi hedeflediğini belirtti. Ancak, bu kararın yalnızca Çin’i değil, aynı zamanda ABD’li tüketicileri ve işletmeleri de etkileyeceği öngörülüyor.
Çin ise bu adıma kayıtsız kalmadı ve misilleme olarak ABD’den ithal edilen ürünlere uyguladığı gümrük vergisi oranını %125’e yükseltti. Çin Gümrük Tarife Komisyonu, 11 Nisan 2025’te yaptığı açıklamada, ABD’nin tarifelerine karşı ek %50’lik bir vergi artışı uygulayacağını duyurdu. Bu karar, Çin’in ABD’ye karşı sert bir duruş sergileyeceğinin ve ticaret savaşında geri adım atmayacağının bir göstergesi olarak yorumlandı. Çin’in devlet medyası, ABD’nin bu adımlarını “ekonomik zorbalık” olarak nitelendirirken, Pekin’in “sonuna kadar mücadele edeceği” mesajını verdi.
Gerilimin Kökeni ve Gelişimi
ABD ile Çin arasındaki ticaret gerilimi, Trump’ın ilk döneminde (2018-2020) başlayan ve o dönemde soya fasulyesi gibi Amerikan tarım ürünlerine Çin’in uyguladığı %25’lik misilleme tarifeleriyle hız kazanan bir süreç. 2025 yılına gelindiğinde ise bu gerilim, Trump’ın yeniden göreve gelmesiyle birlikte daha da tırmandı. Trump, seçim kampanyası boyunca Çin’i “ABD’nin en büyük ekonomik rakibi” olarak tanımlamış ve Amerikan ekonomisini Çin’e bağımlılıktan kurtarmak için “kendi kendine yeter bir ekonomi” yaratma vaadinde bulunmuştu. Bu bağlamda, Nisan başında başlayan tarife artışları, Trump’ın bu vaadini hayata geçirme çabasının bir parçası olarak görülüyor.
Ancak, Çin’in de bu süreçte eli kolu bağlı değil. Çin, ABD’den ithal ettiği ürünlere uyguladığı tarifeleri artırırken, aynı zamanda nadir toprak elementleri gibi stratejik ürünlerin ihracatına kısıtlamalar getirdi. X platformunda 4 Nisan 2025’te bir kullanıcının paylaştığı bilgiye göre, Çin, cep telefonu ve elektrikli araçlarda kullanılan 17 değerli madenin küresel satışını durdurdu; bu madenlerin %90’ı Çin’de üretiliyor. Bu hamle, ABD’deki teknoloji sektörünü ciddi şekilde etkileyebilir, zira bu madenler elektronik cihazların üretiminde kritik bir rol oynuyor.
Küresel Piyasalardaki Yansımalar
ABD ve Çin arasındaki bu ticaret savaşı, yalnızca iki ülkeyi değil, küresel ekonomiyi de derinden etkiliyor. Bloomberg’in 15 Nisan 2025 tarihli bir raporuna göre, Çin’in ABD’ye ihracatı geçen yıl 525 milyar dolar seviyesindeydi ve bu pazarın kaybı, Çin’in gayrisafi yurtiçi hasılasının %3’ünü riske atabilir. Aynı raporda, Çin’deki ihracat sektörünün yaklaşık 120 milyon kişiye istihdam sağladığı ve bu işlerin büyük bir kısmının ABD pazarına bağlı olduğu belirtiliyor.
ABD tarafında ise durum farklı bir boyutta endişe yaratıyor. Yale Üniversitesi’nde Budget Lab’ın ekonomi direktörü Ernie Tedeschi, bu tarifelerin ABD’de 600 bin iş kaybına yol açabileceğini ve ortalama bir Amerikan hanehalkının satın alma gücünde yaklaşık 3.800 dolarlık bir kayba neden olabileceğini ifade etti. Ayrıca, ABD’li tüketiciler, Çin’den ithal edilen elektronik cihazlar, mutfak aletleri ve giyim gibi ürünlerde fiyat artışlarıyla karşı karşıya kalabilir. BBC’nin 15 Nisan 2025 tarihli haberine göre, ABD’li şirketler bu maliyet artışlarını müşterilere yansıtmakta zorlanıyor ve bu durum, özellikle küçük işletmeler üzerinde büyük bir baskı yaratıyor.
Sektörel Etkiler ve Şirketlerin Tepkisi
Ticaret savaşının en çok etkilediği sektörlerden biri teknoloji. ABD Gümrük ve Sınır Koruma Birimi, 11 Nisan 2025’te bazı elektronik ürünlerin tarifelerden muaf tutulacağını duyursa da, bu muafiyetin geçici olduğu ve gelecekte bu ürünlere de ek vergiler getirilebileceği belirtildi. Al Jazeera’nın 14 Nisan 2025 tarihli bir haberine göre, Gap, Nike ve Levi’s gibi büyük Amerikan markalarının hisseleri, tarifelerin duyurulmasından bu yana sırasıyla %14, %14.7 ve %10.6 oranında değer kaybetti. Bu şirketler, Çin’deki tedarik zincirlerine bağımlı olmaları nedeniyle maliyet artışlarından doğrudan etkileniyor.
Çin tarafında ise özellikle Shein ve Temu gibi çevrimiçi satış platformları, ABD pazarındaki büyümelerini sürdürmekte zorlanıyor. Washington Post’un 15 Nisan 2025 tarihli haberine göre, Trump’ın küçük paketlere tanınan vergi muafiyetini kaldırması, bu platformların ABD’deki rekabet gücünü zayıflattı. Çinli üreticiler, mallarını ABD’ye göndermek yerine stoklarında biriktirmek zorunda kalıyor, bu da Çin’deki yerel ekonomiyi olumsuz etkiliyor.
Bölgesel ve Küresel Dengeler
Ticaret savaşının etkileri, yalnızca ABD ve Çin ile sınırlı değil. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 15 Nisan 2025’te Vietnam’a yaptığı ziyarette, ABD’nin tarifelerini eleştirerek, “Tek taraflı zorbalığa karşı çıkmalı ve küresel serbest ticaret sistemini korumalıyız,” dedi. Xi’nin bu ziyareti, Çin’in Asya’daki müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirme ve ABD’nin ticaret politikalarına karşı bir blok oluşturma çabası olarak değerlendiriliyor. NBC News’in aynı tarihli haberine göre, Xi, Trump yönetiminin agresif tutumunu fırsat bilerek Çin’i “dünyanın tercih edilen ticaret ortağı” olarak konumlandırmaya çalışıyor.
Öte yandan, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, 15 Nisan 2025’te Yahoo Finance’e verdiği bir röportajda, Çin ile müzakerelerin devam ettiğini ve 90 gün içinde bu konuda bir ilerleme kaydedilebileceğini umduğunu belirtti. Ancak, iki taraf arasında yüksek düzeyde bir diyalog henüz kurulmuş değil ve karşılıklı suçlamalar devam ediyor.
Uzman Görüşleri ve Gelecek Senaryoları
Ekonomistler, bu ticaret savaşının küresel bir resesyona yol açabileceği konusunda uyarıyor. Reuters’ın 11 Nisan 2025 tarihli haberine göre, ABD’nin Çin’e uyguladığı %145’lik tarife ve Çin’in %125’lik misillemesi, küresel ekonomik yavaşlamaya dair korkuları artırıyor. Çin’in iç talebi artırmaya yönelik çabaları ise henüz istenen sonucu vermiş değil. The New York Times’ın 16 Nisan 2025 tarihli bir analizine göre, Çin ekonomisi 2025’in ilk çeyreğinde %5.4 büyüse de, ABD tarifeleri bu büyümeyi tehdit ediyor.
ABD tarafında ise Trump, bu tarifelerin uzun vadede Amerikan ekonomisine fayda sağlayacağını savunuyor. Ancak, CNBC’nin 14 Nisan 2025’te yayımladığı bir ankete göre, şirketlerin çoğu, üretimi ABD’ye taşımak yerine düşük tarifeli bölgelere yönelmeyi planlıyor. Bu durum, Trump’ın “Amerikan üretimini canlandırma” hedefinin gerçekleşmesini zorlaştırabilir.
Sonuç
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, her iki ülkeyi de ekonomik ve siyasi açıdan zorlu bir sürece sokmuş durumda. Gümrük vergilerindeki artışlar, küresel tedarik zincirlerini bozarken, tüketiciler ve işletmeler üzerindeki baskıyı artırıyor. Önümüzdeki dönemde, iki ülke arasındaki müzakerelerin seyri, bu gerilimin küresel ekonomiye olan etkilerini belirleyecek. Ancak, şu an için hem ABD hem de Çin, pozisyonlarından geri adım atmamakta kararlı görünüyor. Bu durum, dünya ekonomisi için belirsizliklerin devam edeceğinin bir göstergesi.