REKLAM ALANI

Balkanlarda Eski Hayaletler: Dodik, Savaş Retoriği ve Yeni Tehlikeler

Balkanlarda Eski Hayaletler: Dodik, Savaş Retoriği ve Yeni Tehlikeler
REKLAM ALANI

Kosovalı gazeteci ve yazar, Balkan Postası Genel Yayın Yönetmeni Bayram Pomak’ın kaleme aldığı, “Balkanlarda Eski Hayaletler: Dodik, Savaş Retoriği ve Yeni Tehlikeler” başlıklı yazısını ilginize sunuyoruz. 

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması ile birlikte 1992 ile 1995 yılları arasında meydana gelen savaşı sona erdirdi. Her ne kadar üzerinden 30 yıl geçmiş olsa da, bugün hâlâ Dayton çerçevesinde yapılan tartışmalar şu sorular etrafında şekillenmektedir: Dayton bir barış anlaşması mı, yoksa sadece bir ateşkes midir?

REKLAM ALANI

Hatta hem uluslararası çevrelerde hem de Bosna Hersek’in iç kamuoyunda, ülkeye yeni bir idari yapı kazandırılması için “Dayton 2” tartışmaları yürütülmektedir. Çünkü mevcut sistemin, devlet yapısının sağlıklı şekilde işlemediği ve ülkenin tıkandığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Bu nedenle devletin işleyebilir hale gelebilmesi için yeni reformların yapılması gerektiği görüşü yaygındır.

Nitekim, Bosna Hersek’i oluşturan üç entiteden biri olan Republika Sırpska’nın lideri Milorad Dodik, açıkça bu devleti tanımadığını ilan etmektedir. Devletin çalışamaz durumda olduğunu savunarak, artık Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırpların bir araya gelerek barışçıl bir şekilde ayrılmaları gerektiği yönünde çağrılarda bulunmaktadır.

Dodik, Bosna Hersek’teki BM Yüksek Temsilciliğini de tanımadığını ilan etmiş; Sırplar için tek gerçeğin Republika Sırpska olduğunu ve Saraybosna’yı tanımadıklarını ifade etmiştir. Defalarca kez ayrılmak için referandum düzenleyeceğini duyurmuştur. Ancak NATO ve diğer uluslararası kurumların baskısı sonucunda bu adımları hayata geçirememiştir.

Bu gelişmeler çerçevesinde, Bosna Sırp Cumhuriyeti (Republika Sırpska) Ulusal Meclisi, 2021 yılının Ağustos ayında Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayacağını ilan eden yasaları kabul etti. Bu adımın ardından, ABD, Ocak 2022’de Milorad Dodik’e yönelik yolsuzluk ve Dayton Anlaşması’nı baltalama gerekçesiyle yaptırımlar uyguladı.

Republika Sırpska Ulusal Meclisi bir adım daha atarak, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi kararlarını ve Bosna’da bulunan Birleşmiş Milletler Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin (OHR) kararlarını tanımama kararı aldı. Bunun üzerine, Bosna Hersek Savcılığı, 2023 yılının Ağustos ayında Dodik hakkında Yüksek Temsilcilik Ofisi (OHR) kararlarını uygulamamak suçuyla dava açtı ve 2024 yılının Şubat ayında yargılama süreci başladı.

26 Şubat 2025 tarihinde, Bosna Hersek Mahkemesi, ayrılıkçı söylemleriyle gündeme gelen Dodik hakkında, Yüksek Temsilcilik Ofisi kararlarına saygı duymadığı gerekçesiyle 1 yıl hapis ve 6 yıl siyasi yasak cezası verdi.

Mahkeme kararının hemen ardından, Republika Sırpska Ulusal Meclisi’nde (NSRS) yapılan oylamada; Bosna Hersek Yüksek Yargı ve Savcılık Konseyi (VSTV), Bosna Hersek Savcılığı, Bosna Hersek Mahkemesi ve Bosna Hersek Araştırma ve Koruma Ajansı’nın (SIPA) RS entitesindeki faaliyetleri yasaklandı.

Ülke anayasasına aykırı olan bu kararları imzaladığını duyuran RS Başkanı Milorad Dodik, sözde yasaların yürürlüğe girmesinin ardından mahkeme ve savcılığın çağrılarına cevap vermeyeceğini, RS polisi tarafından korunacağını açıkladı.

Ulusal medyada, Dodik ve NSRS’dan gelen bu kararlar “darbe” olarak nitelendirilirken, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi söz konusu kararları iptal etti.

Kararın ardından, Dodik hakkında “anayasal düzeni tehdit etmek” suçlamasıyla gözaltı kararıverildi. Savcılığın bu kararının ardından, Dodik, Başbakan Radovan Vişkoviç ve RS Ulusal Meclisi Başkanı Nenad Stevandiç, Banja Luka kentinde ortak bir basın toplantısı düzenledi.

RS Başkanı Milorad Dodik, Bosna Hersek’i terk edeceği yönündeki iddialara ilişkin şu açıklamayı yaptı:“RS’den hiçbir zaman ayrılmayacağım.”

“El-Kaide şüphelileri gibi zulüm gördüklerini” iddia eden Dodik, şöyle devam etti:
“Bugün doğum günüm ve Saraybosna’dan çok güzel bir hediye aldım. Ancak bugün asıl kutlanması gereken, RS Anayasası’nın yenilenecek olmasıdır. Müslümanlar, RS’yi yok etmek istiyor. Aynı zamanda bugün, RS’nin haklarını koruyacak olan RS Özel Savcılığı’na ilişkin yasa da çıkarılacak.”

Dodik ayrıca, Rusya’dan Avrupa Birliği Barış Gücü Misyonu’nun (EUFOR) Bosna Hersek’teki görev süresinin uzatılmasını veto etmesini talep edeceğini belirtti ve gözaltı kararını “değersiz” olarak nitelendirdi.

Gerilimi tırmandırmak istemediklerini ancak buna zorlandıklarını savunan Dodik, halkın panik yapmasına gerek olmadığınıveNSRS’de alınan her kararı imzalamaya devam edeceğini ifade etti.

RS Ulusal Meclisi Başkanı Stevandić ise, yakalama kararının RS Anayasası’na aykırı olduğunu belirtti. “Çatışma karşıtı bir duruş sergiliyoruz; ancak bu, meşru müdafaa hakkımızı kullanmayacağımız anlamına gelmiyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, gözaltı kararının bölgeyi istikrarsızlığa ve kaosa sürükleyeceğini belirtti. Barışı savunduklarını, aynı zamanda Republika Sırpska’nın (RS) da yanında olduklarını ifade eden Vuçiç, Sırp halkı için birlik mesajıverdi.

Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Elmedin Konakoviç ise, Dodik hakkında Bosna Hersek Savcılığı tarafından “anayasal düzeni tehdit etmek” suçlamasıyla verilen gözaltı kararıyla ilgili olarak, güvenlik birimlerinin açıklamalarının takip edilmesi gerektiğini söyledi.

Dodik ile diyalog kurulamayacağı görüşünde olduğunu aktaran Konakoviç, şu değerlendirmede bulundu: “Diyaloğun şu an Bosna Hersek’te en çok ihtiyaç duyulan şey olduğu konusunda tamamen hemfikirim. Ancak bu diyalog, normal insanlar arasında olmalıdır; delilerle ve teröristlerle değil. Dodik, kendi halkına saldıran bir adamdır; yalnızca kendisi gibi düşünmeyen insanlara zarar vermektedir.”

Konakoviç ayrıca, Bosna Hersek’in tarihindeki en büyük krizlerden birini yaşadığını, ancak tüm bu yaşananlara rağmen devlet kurumlarının görevlerini yerine getirmeye devam ettiğini ifade etti.

Dodik hakkında verilen bu kararın ardından, birkaç gün sonra Dodik İsrail’e gitti. İsrail ziyaretinin ardından Moskova’ya geçen Dodik, kaçtığı yönündeki iddialara cevaben, Bosna’ya döneceğini ve kimsenin kendisini tutuklayamayacağını açıkladı.

Her ne kadar Bosna Hersek makamları Interpol’e başvuruda bulunmuş olsalar da, Sırbistan’ın itirazları sonucunda Dodik hakkında yakalama kararı çıkarılmamıştır.

Dodik meselesi, Bosna Hersek kamuoyunu derin şekilde bölmüş durumdadır. Bir tarafta mahkeme kararı olmasına rağmen, Saraybosna’daki otoriteler Dodik’i yakalayamamakta ve bu nedenle karar uygulanamamaktadır. Bu durum ülkede ciddi tartışmalara yol açmaktadır.

Her ne kadar Dodik’i yakalamaya yönelik bazı girişimlerde bulunulmuş olsa da, Republika Sırpska’nın özel birlikleri ve aynı şekilde Sırbistan’ın özel güvenlik güçleri, Dodik’i koruma altına almış ve yakalanmasına izin vermemiştir. An itibarıyla, gerginliğin daha fazla tırmanmaması için yakalama kararı fiilen uygulanamaz hale gelmiştir. Zira bu tür bir müdahale, silahlı çatışma riskini de beraberinde getirme potansiyeline sahiptir.

Bugüne kadar Sırbistan, Macaristan ve Rusya, Dodik’e siyasi ve diplomatik destek verirken; Almanya, Avusturya, Polonya ve Litvanya, Dodik’in ülkelerine girişini yasaklamıştır.

Peki, Bosna Hersek’te bu denli büyük bir krize yol açan, hatta savaştan sonraki en ciddi siyasi bunalımın merkezine oturan bu Milorad Dodik kimdir?

Bugünlerde Batı kamuoyunda “baş belası” olarak tanımlanan ve Ukrayna krizi sırasında izlediği Rusya yanlısı politikalarla Avrupa’yı tehdit eden bu kişi, aslında bir dönem Batı’nın doğrudan desteklediği bir aktördü.

Savaş döneminde liberal görüşleriyle ön plana çıkan Dodik, Batı değerlerini savunduğu için 1998 yılında uluslararası toplumdan güçlü destek görmüştür. Batı, o dönemdeki radikal Sırp liderlere karşı, Dodik’i iktidara taşımayı stratejik bir tercih olarak görmüştür.

Hatta 1998 yılında dönemin BM Yüksek Temsilcisi Carlos Westendorp,
“Uluslararası toplum için sadece Dodik’in başında olduğu bir hükümet kabul edilebilir” ifadelerini kullanmıştır. Dodik’in seçildiği toplantıda ABD Büyükelçisi de hazır bulunmuştur.

Göreve geldiği ilk yıllarda, Srebrenica’daki katliamı “soykırım” olarak tanımış, Bosna’da soykırım yapan Ratko Mladiç ve Radovan Karadziç’in yargılanması gerektiğini savunmuştur. Bu açıklamalarla, o dönemin savaş suçlularından farklı bir lider profili çizmeye çalışmıştır.

Ancak zamanın geçmesi ve konjonktürün değişmesiyle birlikte Dodik, uyumlu ve liberal tutumunu terk etmiş; milliyetçi bir çizgiye yönelmiştir. Daha önce Srebrenica için “soykırım” ifadesini kullanan Dodik, bugün bu tanımı reddetmektedir. Aynı şekilde, daha önce Ratko MladiçveRadovan Karadziç için “yargılanmaları gerekir” diyen Dodik, bugün onları kahramanolarak nitelemektedir.

Dodik, son derece pragmatik ve iktidarda kalmak için her türlü siyasi kartı oynayabilen bir figürdür. İktidarı süresince kendi ailesini zenginleştirmiş, devletin tüm imkânlarından kişisel ve ailesel çıkarları doğrultusunda faydalanmıştır. Batı’nın desteğini kaybettikten sonra yönünü Rusya’ya çevirmiştir.

Vladimir Putin ile yakın ilişkileri bulunan Dodik, son üç ayda iki kez Moskova’ya gitmiş ve 9 Mayıs Zafer Günü törenlerine katılmıştır. Bu ziyaret, Batı kamuoyu tarafından sert biçimde eleştirilmiş; Dodik’in bu tutumunun, Ukrayna’ya karşı Rusya’ya verilen doğrudan bir destek anlamına geldiği ve bunun cezasız kalmaması gerektiği vurgulanmıştır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Dodik son derece çıkar odaklı ve kırmızı çizgileri olmayan bir siyasetçidir. Ne gerekiyorsa onu yapan bir karaktere sahiptir. Bugün, Rusya’nın Avrupa’yı tehdit etmek için Balkanlar’daki etkisini artırmaya çalıştığı bir süreçte, Dodik bu denklemde bir piyon olarak kullanılmaktadır.

Gerçekte, Dodik’in Bosna Hersek’i bölme ya da kalıcı bir yapı değiştirme gücü yoktur. Zaten siyasal ve hukuki olarak da ciddi biçimde sıkışmış durumdadır. Bugün onu destekleyen bazı çevrelerin çok yakında desteğini çekeceği açıkça görülmektedir.

Ancak burada asıl tehlike, Dodik’e destek veren zihniyetin hâlâ canlı olmasıdır. 1990’lı yıllarda yaşanan tüm acılara, işlenen zulümlere rağmen bu zihniyetin bugün de varlığını sürdürdüğüne tanık oluyoruz. Bunca yaşanmışlığa rağmen, bu zihniyetten hiçbir ders alınmadığını ve bölücü, savaş kışkırtıcısı söylemlerin hâlâ dile getirildiğini görmek, ürkütücü bir gerçektir.

Evet, Dodik bugün var, yarın yoktur. Bu kadar sıkışmışlığa rağmen uzun süre sahnede kalması beklenemez. Ancak Dodik gidecek olsa bile, onun temsil ettiği zihniyet orada kalmaya devam edecektir. Bu zihniyete karşı gerekli tedbirler alınmazsa, Bosna Hersek yarın da tehdit altında kalacaktır.

Dolayısıyla, Bosna’da çıkacak küçük bir kıvılcım, yalnızca bu ülkeyi değil tüm bölgeyi yakabilir. Zira özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, Balkanlar’da da bazı noktaları karıştırmak isteyen gruplar faaliyet göstermektedir. Bu kapsamda yalnızca Bosna Hersek değil, Kosova ve Kuzey Makedonyada bu riskli ortamın parçasıdır.

Nitekim, 23 Eylül 2024’te Kosova’nın Banjska bölgesine yapılan saldırı, bu savaşın Rusya’ya verdiği moral destekle gerçekleşmiştir. Balkanlar’daki bazı çevreler, harekete geçmek için Rusya’nın Ukrayna’da zafer kazanmasını beklemektedir.

Bu nedenle, Bosna Hersek’teki Dodik meselesi sadece bir kişiyle sınırlı değildir. Bu, Dodik’i aşan, daha geniş ve sistemik bir sorundur. Dodik burada sadece kullanışlı bir piyonvepolitik bir araçtır.

Bugün yaşananlar, ciddi önlemler alınmazsa, yalnızca orta vadede değil, kısa vadede dahi Balkanlar’ın istikrarını tehdit edecek potansiyele sahiptir.


Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.

REKLAM ALANI
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ