Timur Torgay, geleneksel değerleri geleceğe taşıyan gönüllü eğitmen

Üsküp’ün tarih kokan sokaklarında, ritimle birleşen adımlar sadece bir dansın değil, kültürel hafızanın da izlerini taşıyor. Yeni Yol Derneği ve Tefeyyüz İlköğretim Okulu çatısı altında, yaklaşık bir buçuk yıldır çocuklarla halk oyunları üzerine çalışmalar yürüten Timur Torgay hoca, geleneksel değerleri geleceğe taşıyan bir gönüllü eğitmen. Kendisiyle hem yürüttüğü çalışmalar hem de halk oyunlarının kültürler arası bir köprü olarak rolü üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…

Yaklaşık bir buçuk yıldır Üsküp’te halk oyunlarıyla ilgili çalışmalar yürütüyorsunuz. Bu sürece nasıl başladınız?

Üsküp’e gelmemin ardından Yeni Yol Derneği ve Tefeyyüz İlköğretim Okulu ile iş birliği içinde, çocuklarla halk oyunları üzerine düzenli çalışmalar yapmaya başladım. Amacım sadece dans öğretmek değil; kültürel mirasımızı çocuklara aktararak, onların kimlik duygularını güçlendirmekti. Şuana kadar 65’e yakın öğrenciyle birebir temas kurdum ve her biriyle ayrı ayrı bir kültürel yolculuğa çıktık.

Halk oyunlarına yaklaşımınız oldukça derin. Sizce bu danslar neyi temsil ediyor?

Halk oyunları benim için sadece estetik bir ifade biçimi değil; aynı zamanda toplumsal hafızanın, kimliğin ve ortak duyguların taşıyıcısı. Bu oyunların içinde tarih, coğrafya, sosyal ilişkiler, hatta direniş bile var. Dolayısıyla çocuklara bu oyunları öğretirken, onları geçmişle ve toplumsal değerlerle de buluşturmuş oluyorum.

Çocuklardan oluşan bir ekipten söz ediyorsunuz. Bu ekip nasıl şekillendi?

Ekip yapımız oldukça dinamik. Farklı kültürlerden gelen çocuklar bir araya geliyor. Bu çeşitlilik, bizim için büyük bir zenginlik. Halk oyunları sayesinde çocuklar hem kendi köklerini daha iyi tanıyor hem de farklılıklarıyla bir arada olmanın güzelliğini yaşıyorlar. Birlikte üretmenin, ortak bir ritimde buluşmanın değerini keşfediyorlar.

Peki, bu çalışmalar sadece yerel düzeyde mi kalıyor?

Hayır, kesinlikle. Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Dış İlişkiler Kurulu’nda da aktif görev alıyorum. Böylece yaptığımız çalışmalar uluslararası bir boyuta da taşınıyor. Hedefimiz, Üsküp’ten yola çıkan bir çocuk halk dansları topluluğu oluşturmak ve bu topluluğu farklı ülkelerde temsil ettirmek. Şimdiden Türkiye’deki bazı halk oyunları festivalleriyle temas hâlindeyiz.

Bu projeyle uzun vadede neyi amaçlıyorsunuz?

En büyük arzum, halk oyunlarının sadece geçmişe ait bir nostalji olarak değil, geleceğe uzanan canlı bir kültürel köprü olarak görülmesini sağlamak. Sanat ve kültürle beslenen bir toplumun, daha duyarlı, daha dirençli ve daha barışçıl bireyler yetiştireceğine yürekten inanıyorum.

Yakın dönemde çalışmalarınızı nasıl bir yönde geliştirmeyi planlıyorsunuz?

Yakın gelecekte çalışmalarımı yalnızca Üsküp’le sınırlı tutmadan, Kuzey Makedonya geneline yaymayı hedefliyorum. Farklı şehirlerde de halk oyunları atölyeleri ve kültürel etkinlikler düzenleyerek daha fazla çocuğa ulaşmak istiyorum. Bu sürecin, aynı zamanda akademik çalışmalara da katkı sağlayacak bir üretkenlikle ilerlemesini; kültürel mirasın daha geniş bir perspektiften değerlendirilmesini sağlayacak bir zemine dönüşmesini arzuluyorum.

Bu genişleme sürecinde odaklanmak istediğiniz özel temalar ya da toplumsal hedefler var mı?

Kesinlikle. Kuzey Makedonya’nın zengin çok kültürlü yapısı bu çalışmalar için büyük bir ilham kaynağı. Özellikle farklı etnik kimlikleri ortak değerlerde buluşturacak projeleri hayata geçirmeyi çok önemsiyorum. Bu tür projelerle hem kültürel çeşitliliği kutlamak hem de toplumsal uyumu ve karşılıklı anlayışı güçlendirmek mümkün. Sanatın birleştirici gücüne inanıyorum ve bu doğrultuda hareket etmeye devam edeceğim.

Üsküp’teki bu yapılan etkili çalışmalar halk oyunlarının sınır tanımayan gücünü bir kez daha gösteriyor. Çocukların her adımıyla geçmişten geleceğe uzanan köprüler kuruluyor ve bu köprülerin mimarları, kültüre tutkuyla bağlı insanlar sayesinde, dünya barışı ve toplumsal dayanışma için umut vaad ediyor.

Fehmi Skender