REKLAM ALANI

İstanbul’da Son Dönem Depremler ve Beklenen Büyük Deprem: Naci Görür ve Uzman Yorumları

İstanbul’da Son Dönem Depremler ve Beklenen Büyük Deprem: Naci Görür ve Uzman Yorumları

İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alması nedeniyle deprem riski yüksek bir şehir olarak dikkat çekiyor. Son dönemde yaşanan depremler, hem halk arasında hem de bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Özellikle 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen artçı sarsıntılar, İstanbul’un deprem gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. Bu yazıda, Prof. Dr. Naci Görür ve diğer deprem uzmanlarının yorumlarını, bilimsel makaleleri ve son gelişmeleri herkesin anlayabileceği şekilde ele alacağız.
Son Dönem Depremleri ve İstanbul’un Durumu
23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul’da ciddi bir paniğe neden oldu. AFAD verilerine göre, deprem 6,92 kilometre derinlikte gerçekleşti ve 13 saniye sürdü. Ana şokun ardından 291 artçı sarsıntı kaydedildi; bunlardan sekizi 4 ve üzeri büyüklükteydi. Depremde can kaybı veya büyük çaplı yıkım bildirilmezken, 236 kişi panik atak veya hafif yaralanmalar nedeniyle sağlık hizmetlerine başvurdu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 101 binden fazla vatandaşın barınma talebinin karşılandığını belirtti. Ancak bu deprem, İstanbul’un olası bir büyük depreme ne kadar hazır olduğu sorusunu yeniden gündeme getirdi.

Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’nin en tanınmış deprem uzmanlarından biri olarak, İstanbul’un deprem riskine yıllardır dikkat çekiyor. Görür, 1999 Gölcük Depremi’nden sonra Marmara Bölgesi’nde enerji birikiminin arttığını ve İstanbul’un büyük bir depreme gebe olduğunu vurguluyor. Ona göre, İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğü 7,2 ila 7,6 arasında olabilir. Bu depremin özellikle Kumburgaz Fayı veya Adalar Fayı üzerinde gerçekleşme ihtimali yüksek. Görür, “İstanbul’da zaman daralıyor. 1999’dan beri 30 yıl içinde deprem olasılığı yüzde 64 olarak hesaplandı ve 25 yıl geçti” diyerek acil önlem alınması gerektiğini söylüyor.

Görür, depremin yıkıcı etkilerinin sadece fay hattıyla sınırlı olmayacağını, İstanbul’un yapı stokunun kalitesizliği ve zemin koşulları nedeniyle hasarın büyük olacağını belirtiyor. Özellikle Avrupa Yakası’nda Küçükçekmece-Silivri arasındaki bölgede zemin koşullarının kötü olduğunu, bu nedenle deprem dalgalarının daha fazla hasara yol açabileceğini ifade ediyor. Ayrıca, kanalizasyon ve içme suyu şebekelerinin depremde zarar görmesi durumunda salgın hastalık riskinin artabileceğini vurguluyor.

Diğer Uzmanların Yorumları
İstanbul’un deprem riski konusunda farklı uzmanlar da görüşlerini paylaşıyor. Prof. Dr. Celal Şengör, Marmara’da en az 7 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini ve şiddetin bazı bölgelerde 9’a ulaşabileceğini söylüyor. Şengör, fayın Silivri’den Büyükçekmece’ye kadar kırılması durumunda hasarın sınırlı olabileceğini, ancak Gebze açıklarına kadar uzanırsa 7,5 büyüklüğünde bir depremle karşılaşılabileceğini belirtiyor.

REKLAM ALANI
Prof. Dr. Okan Tüysüz, Marmara Denizi’nde 250 yılda bir büyük deprem olduğunu ve Kuzey Anadolu Fayı’nın Silivri-Adalar segmentinde bir depremin kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor. Prof. Dr. Şükrü Ersoy ise, geçmişte 1509 depremi gibi 7,7 büyüklüğünde bir depremin mümkün olduğunu savunuyor. Ancak Prof. Dr. Ahmet Ercan, daha iyimser bir tablo çizerek büyük depremin 2045’ten önce olmayacağını öne sürüyor.

Kuzey anadolu fay hattı

İstanbul depremi

Bilimsel Makaleler Ne Diyor?
Bilimsel çalışmalar, İstanbul’un deprem riskini anlamak için önemli veriler sunuyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) tarafından yapılan bir çalışmada, Marmara Bölgesi’nde son 500 yıldaki depremler incelenerek, 7 veya daha büyük bir depremin 30 yıl içinde olma olasılığı yüzde 60 civarında tahmin ediliyor. Bu çalışmada, Kumburgaz Fayı’nın kilitli olduğu ve enerji biriktiği belirtiliyor.

Başka bir makalede, İstanbul’un zemin yapısının deprem dalgalarını güçlendirebileceği ve özellikle kıyı bölgelerinde sıvılaşma riskinin yüksek olduğu vurgulanıyor. Bu durum, binaların temel güvenliği için ek önlemler alınmasını gerektiriyor. Ayrıca, deprem sonrası oluşabilecek molozların çevreye vereceği zarar da ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Görür, 25 milyon tonun üzerinde molozun çevre kirliliğine yol açabileceğini ve bu molozların bertaraf edilmesi için şimdiden plan yapılması gerektiğini belirtiyor.
Uzmanlar, İstanbul’un depreme hazırlanması için hem bireysel hem de kurumsal adımların atılması gerektiğini vurguluyor. Görür, kentsel dönüşümün sadece bina yenilemek değil, altyapı, çevre ve halkın bilinçlendirilmesiyle bütüncül bir süreç olduğunu söylüyor. Vatandaşların evlerinin deprem güvenliğini test ettirmesi, eşyalarını sabitlemesi ve deprem çantası hazırlaması öneriliyor.

Devlet ve yerel yönetimler ise deprem dirençli kentler oluşturmak için çalışmalı. AFAD’ın Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında koordinasyon ve tatbikatlar yapması olumlu bir adım, ancak uzmanlar daha kapsamlı hazırlıklar gerektiğini belirtiyor.

İstanbul, tarih boyunca büyük depremlerle sarsılmış bir şehir. Son dönemde yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, beklenen büyük depremin bir habercisi olabilir. Naci Görür ve diğer uzmanların uyarıları, bilimsel makalelerle destekleniyor: İstanbul, 7’nin üzerinde bir depreme hazırlıklı olmalı. Bu süreçte, bireylerin bilinçlenmesi, yapı stokunun güçlendirilmesi ve altyapının iyile ştirilmesi hayati önem taşıyor. İstanbul’un deprem gerçeği göz ardı edilmemeli; aksine, bu gerçekle yüzleşerek geleceğe güvenle hazırlanmalıyız.

REKLAM ALANI
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ