Hırvatistan’da aşırı sağcı rock starın yükselişi, faşist sembolleri yeniden popülerleştirdi

Aşırı sağcı şarkıcı Marko Perković’in popülaritesindeki artış, Hırvatistan’ın faşizm dönemine ait slogan ve sembollerin yeniden dirilişini de beraberinde getirdi. Ülkede milliyetçilik yükselirken, bu atmosfer siyasiler tarafından destekleniyor.
Adriyatik kıyılarına akın eden milyonlarca turist için Hırvatistan; güneş, yelken ve deniz ürünleriyle özdeşleşmiş bir tatil rotası. Ancak bu yıl, Balkan ülkesinin karanlık tarihi yaz sezonunun tam ortasında yeniden gündeme geliyor.
Hırvatistan’da aşırı sağcı tutumuyla tanınan şarkıcı Marko Perković ya da daha bilinen adıyla Thompson, her zaman tartışmaların odağında yer aldı. Bir dönem bazı yerlerde sahneye çıkması yasaklanan aşırı sağcı şarkıcı Marko Perković’in popülaritesindeki artış, Nazi dönemine ait slogan ve sembollerin yeniden canlanmasına yol açtı. Üstelik bu gelişmeler yalnızca kınanmakla kalmıyor; bazı üst düzey siyasetçiler, toplumun bu yönelimine açıkça destek veriyor.
Bloomberg’den Jasmina Kuzmanovic ve Andrea Dudik, Hırvatistan’ın yüzleşmediği karanlık tarihini ve faşizm sembollerinin normalleşmesini yazdı:
Geçtiğimiz ay Zagreb’de düzenlenen Thompson konserinin organizatörleri, 3,8 milyon nüfuslu ülkede 500 bin bilet satıldığını açıkladı. Konseri izlemeye gelen birçok kişi, II. Dünya Savaşı sırasında Hırvat faşistleri tarafından kullanılan bir sloganın yer aldığı siyah tişörtler giydi; Thompson ise sahnede bu sloganı yüksek sesle tekrar etti.
Hükümetin etkili isimlerinden Savunma Bakanı Ivan Anusic, etkinliği “Hırvatistan’ı birleştiren” bir olay olarak nitelendirdi. RTL televizyonuna verdiği röportajda, “Bu sadece bir konser değildi. Bundan sonra, siyasette ve toplumda bazı şeyler geri dönülemez şekilde değişmeye başlayacak,” ifadelerini kullandı.
Milliyetçi hareketler Avrupa genelinde ivme kazanırken, Hırvatistan artık dikkat çekici bir uyarı örneği olarak öne çıkıyor; dün kabul edilemez görülen şeyler, bugün hızla sıradanlaşabiliyor.
Hırvatistan, 12 yıl önce Avrupa Birliği’ne katıldığından bu yana kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılasını neredeyse ikiye katladı. Turizm, Yunanistan ve Malta ile birlikte ülke ekonomisinin yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor; bu oran, birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek. 2023 yılında Euro’nun resmi para birimi olarak benimsenmesi ise bu ekonomik başarının son adımıydı.
Ancak yüzeyin altına bakıldığında, derin bir huzursuzluk hissi kendini gösteriyor. Hırvatistan, 1991’de Yugoslavya’nın dağılmasıyla bağımsızlığını ilan ettiğinden bu yana nüfusunda neredeyse beşte bir oranında düşüş yaşandı. Ülke, bir yandan “Vatan Savaşı” olarak tanımladığı çatışmalardan çıkıp yeniden yapılanmaya ve AB üyeliği sürecine odaklanırken, diğer yandan II. Dünya Savaşı’nda Nazi yanlısı bir rejimle olan geçmişiyle ciddi bir yüzleşme gerçekleştirmedi.
Avusturya’daki Graz Üniversitesi’nde Güneydoğu Avrupa tarihi ve siyaseti profesörü olan Florian Bieber’a göre, Hırvatistan’ın bu savaşlardaki mirası “bulanıklaşmış” durumda. Bu durum doğrudan seçim sonuçlarına yansımayabilir, ancak milliyetçiliğin yükselişi futbol ve müzik gibi alanlarda açıkça hissediliyor.
“Fransa, Almanya, Avusturya ve İtalya’da aşırı sağa verilen desteğin yüksek olduğu bir Avrupa bağlamında Hırvatistan istisna değil,” diyor Bieber:
“Ancak popüler kültüre bakıldığında ki, bu Hırvatistan’daki önemli bir fark, bu tür semboller artık çok daha geniş bir kesim tarafından toplumsal olarak kabul görebiliyor.”
Hırvatistan’ın faşist geçmişi bu yaz ülkenin üzerinde adeta bir gölge gibi duruyor; konu, medyada, barlarda ve oturma odalarında hararetli tartışmalara yol açıyor.
Perković, Hırvatistan’ın bağımsızlık savaşı sırasında gönüllü asker olarak kullandığı Amerikan yapımı makineli tüfek “Thompson”dan esinlenerek bu lakapla tanınmaya başladı. En çok, savaşta bizzat çatıştığı köy olan Čavoglave için yazdığı 1991 tarihli “Bojna Čavoglave” (Čavoglave Muharebesi) adlı şarkısıyla biliniyor. Şarkıda, Hırvatistan’ın faşist Ustaşa rejiminin Nazi Almanyası’ndaki “Sieg Heil” selamına denk düşen sloganı “Za dom, spremni!” (Vatan için hazırız!) ifadesi yer alıyor.
Ulusal sembollerle dolu bir ışık gösterisi eşliğinde ve dronlarla gökyüzüne yansıtılan Meryem Ana figürünün altında, kalabalık hep birlikte şarkıyı söyledi. Thompson “Za dom!” diye bağırdığında, kalabalık hep bir ağızdan “Spremni!” (Hazırız) diye karşılık verdi.
Konserin ardından şarkıcı, uluslararası medyaya yaptığı açıklamada kendisinin ve müziğinin Nazizm’le “hiçbir bağlantısı olmadığını” söyledi; aksi yöndeki iddiaların “itibarına ve onuruna derin şekilde hakaret niteliği taşıdığını” belirtti.
Bu hafta ise Thompson, Hırvatistan’ın güneyindeki Sinj kentinde yaklaşık 150.000 kişilik bir kalabalığa konser verdi ve yine Bojna Čavoglave şarkısını seslendirdi. Konser öncesinde ise polis, kentte Ustaşa rejimine ait yasaklı şarkıları söyleyen yaklaşık bir düzine kişiyi gözaltına aldı.
Temmuz ayında Adriyatik kıyısındaki turistik bölgelerde de benzer manzaralar yaşandı. Korčula Adası’ndaki Lumbarda Plajı’nda bir barda aynı müzik yüksek sesle çalarken, çalışanlar ve çoğunluğu 30’lu yaşlarındaki varlıklı yerel müşteriler şarkılara eşlik etti. Yaşlı bazı plaj ziyaretçileri ise kulaklarını kapatarak tepki gösterdi ve bölgeden uzaklaştı.
Hırvat Parlamentosu’nun insan haklarının korunması ve geliştirilmesinden sorumlu komiseri Tena Šimonović Einwalter, yerel medyaya yaptığı açıklamada “Cin şişeden çıktı,” ifadesini kullandı. Einwalter, bazı çevrelerce yeniden meşrulaştırılmaya çalışılsa da bu sloganın hâlâ anayasaya aykırı olduğunu vurguladı.
Başbakan Andrej Plenković de dahil olmak üzere bazı Hırvatlar için söz konusu slogan, artık II. Dünya Savaşı’ndaki faşist rejimden bağımsız düşünülerek, bağımsızlık mücadelesine bir gönderme olarak görülüyor. Plenković, bu ifadenin “çifte anlam taşıdığını”, Ustaşa rejimi mağdurları için olumsuz, son savaşın Hırvat gazileri için ise olumlu çağrışımlara sahip olduğunu söylemişti.
Diğerleri içinse bu durum, ülkede sağa kayışın tehlikeli bir işareti olarak görülüyor. Bu endişe, Başbakan Plenković’in geçen yıl üçüncü dönem iktidarda kalabilmek için bir milliyetçi partiyle koalisyon kurmasının ardından daha da derinleşmiş durumda. Tüm mesele, Hırvatistan’ın 20. yüzyıl tarihini nasıl yorumladığında düğümleniyor.
Ustaşa rejimi, yüz binlerce Sırp, Yahudi ve Roman’ın yanı sıra, partizan olarak bilinen anti-faşist Hırvat gerillaların da sürgün edilmesi ve öldürülmesinden sorumluydu. Eski Yugoslavya’da bu rejime ait sembollerin kullanımı yasaktı.
Ancak bu durum, komünizmin çöküşünün ardından değişti. Hırvatistan’ın kanlı bağımsızlık savaşı sırasında, HOS adlı paramiliter bir grup “Za dom, spremni!” sloganını benimsedi ve Ustaşa sembolleri yavaş yavaş kamusal alana geri dönmeye başladı. Bugünse bu geri dönüşün en görünür figürü, 58 yaşındaki Thompson. Mahkeme yasaklarıyla mücadele ederek başladığı yolculukta, artık Hırvatistan’ın büyük bir popüler kültür figürüne dönüşmüş durumda.
2018’de Hırvat milli futbol takımı Dünya Kupası’nda ikinci olarak ülkeye döndüğünde, oyuncular Zagreb’in ana meydanında düzenlenen kutlamada sahneye çıkması için Thompson’ı davet etti. Ancak konser yetkililer tarafından erken sonlandırıldı ve Thompson tartışmalı sloganı kullanamadan sahneden indirildi.
2020’de ise bir mahkeme, şarkının tamamının söylenebileceğine hükmetti; çünkü söz konusu sloganın bağımsızlık savaşı sırasında olumlu bir anlam taşıdığı öne sürüldü. Aynı yıl Anayasa Mahkemesi ise bu sloganın Hırvatistan’ın faşist rejimiyle bağlantılı olduğunu ve anayasaya aykırı sayıldığını açıklamıştı.
Graz Üniversitesi’nden Florian Bieber’a göre, Ustaşa sembollerinin kamusal alana bu şekilde sızması, “faşist sembollerin normalleşmesine” yol açtı. Bieber, “Thompson konserine giden birçok insan, faşizmin ne anlama geldiğinin farkında bile değil” diyor.
Nitekim bu sloganlar, futbol tribünlerinde uzun süredir varlığını sürdürüyor. Geçtiğimiz hafta sonu Split’te oynanan bir maçta, yerel takım Hajduk’un bazı taraftarları “Za dom, spremni!” ve “Ajmo Ustaše” (Haydi Ustaşalar) şeklinde tezahüratlar yaptı. Kulüp, geçmişte bu tür söylemler nedeniyle çeşitli cezalar almıştı.
Bu söylemler artık siyasete de daha açık biçimde sızıyor. Savunma Bakanı Ivan Anušić’in yanı sıra, Meclis Başkanı Gordan Jandroković de Zagreb’deki Thompson konserine katıldı. Başbakan Andrej Plenković ise konserden bir gün önce yapılan provada, şarkıcıyla sohbet ederken görüntülendi. Temmuz ayının ilerleyen günlerinde, iki milletvekili meclis kürsüsünde Nazi dönemine ait sloganı kullandı.
Anušić, Thompson’ı Hristiyan demokrat değerleri savunduğu için övdü ve konserin “vatanlarını, kahramanlarını ve Vatan Savaşı’nı anlatan şarkılar söyleyen gençleri birleştirdiğini” söyledi. Şarkıcının, Hırvatistan’ın hayatta kalmak için mücadele ettiği “en zor anları” yeniden hatırlattığını belirtti.
Osijek’ten 58 yaşındaki acil servis doktoru Dragan Malosevac için bu durum kuşaklarla ilgili bir mesele. İki yetişkin oğluyla birlikte konsere giden Malosevac, Ustaşa rejimini “korkunç” olarak tanımlarken, “Bugünün gençleri ne Ustaşa’yı ne de partizanları pek bilmiyor” diyerek ekledi:
“Onlar için bu, çoktan geçmişte kalmış bir tarih.”
Haberlerimize yorumlarınızı bekliyoruz.