Dualarla Yükselen Mabet: Merkez Jupa Camii’nin Vefa ve Birlik Dolu Hikâyesi

Merkez Jupa yerleşim yeri’nin silüetine manevi bir mühür vuran Merkez Jupa Camii, 2002’den bu yana bölgenin kalbinde bir huzur vahası olmaya devam ediyor. Yaklaşık iki buçuk yıl süren meşakkatli bir inşaat sürecinin ardından kapılarını ibadete açan bu mübarek yapının ardında, inanç, azim ve sarsılmaz bir birlikteliğin öyküsü yatıyor. Bu kutlu yolculuğun her anına tanıklık eden ve o dönemde cami inşaat heyetinin başkanlığını yürüten İrfan İsmail Bey, o günleri bugün dahi aynı heyecan ve duygu yoğunluğuyla anıyor. Onun hatıraları, bir mabedin sadece taş ve harçla değil, asıl olarak samimiyet, fedakârlık ve ortak bir ruhla nasıl inşa edildiğinin en canlı kanıtı niteliğinde.

Cami fikrinin ilk olarak nasıl doğduğunu anlatırken İrfan Bey, sözü projenin manevi mimarı merhum Hacı Aki Ahmed’e getiriyor:

“Burası yeni kurulan bir yerleşim yeriydi ve bir camiye ihtiyaç vardı. O dönemde farklı fikirler, çeşitli zorluklar olsa da hepsinin özünde tertemiz bir niyet vardı: ‘Bu yerleşim yere bir cami mutlaka kazandırılmalı.’ Merhum Hacı Aki ile bu konuyu haftada birkaç kez istişare ederdik. Kendisi artık aramızda değil, fakat onun bu vizyonunu ve adını bu vesileyle yâd etmek, eserini yaşatmak bizim için en büyük vefa borcudur.”

Caminin temelleri 2001 yılında atıldığında başlayan destek seli, projenin en büyük güvencesi oldu. Belediye yetkilileri, mahalle sakinleri ve dünyanın dört bir yanından isimsiz kahramanların uzattığı yardım eli, inşaat heyetine hem maddi hem de manevi anlamda güç verdi. İrfan Bey, bu eşsiz dayanışmayı şu sözlerle özetliyor:

“Biz bu yola inançla çıktık ve Yüce Allah’ın yardımı her an bizimle oldu. Bugün camimizin minareleri gururla yükseliyor. Bu ne büyük bir sevinç, ne büyük bir lütuf…”

Merkez Jupa Camii’nin inşasında veznedar olarak mali işlerin sorumluluğunu üstlenen Hacı Şuayib Rakiposki, gösterdiği titizlik, şeffaflık ve kararlılıkla bu kutlu eserin tarihine adını unutulmaz şekilde yazdırdı. Onun özverili yönetimi sayesinde, caminin inşaat süreci hem finansal hem de yapısal açıdan sağlam temeller üzerine oturdu. Merhum Hacı Aki ile birlikte verdikleri büyük emek ve fedakârlık, Merkez Jupa Caii’nin temelindeki en sağlam harç oldu. Bu yolda isimlerini tek tek anamasak da, gönülleriyle, dualarıyla ve gayretleriyle katkı sunan yüzlerce kardeşimize de en kalbî teşekkürlerimizi sunuyoruz. Onların desteği bu eseri bir camiden öteye, bir ümmet nişanesine dönüştürdü.

İrfan Bey, sözlerini tamamlarken, caminin sadece bir yapı olmanın ötesindeki anlamını vurguluyor:

“Bu cami, dua ile yoğrulmuş bir umudun, taşına sadakat karışmış bir birliğin eseridir. Bugün bu kubbe altında bir ezan okunuyorsa, bir çocuk Kur’an öğreniyorsa, bir büyüğümüz huzurla secdeye varıyorsa, bunda o güzel insanların emeği ve duası vardır. Tüm merhumlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bizler de onların bıraktığı bu mirasa layıkıyla sahip çıkmaya devam edeceğiz.”

Merkez Jupa Camii’nin taş duvarları, yıllardır sadece ibadet edenlerin değil, aynı zamanda ilim ve irfan yolcularının da sesiyle yankılanıyor. Bu yapı, kurulduğu günden bu yana bir mabet olmanın ötesine geçerek, bölge halkı için bir maneviyat mektebi ve ilim ocağı görevini üstlenmiştir.

Bu kutlu vazifenin ilk neferlerinden olan Hacı Rabil Efendi Zengo, 2002’den 2017’ye kadar tam on beş yıl boyunca caminin ilk imamı olarak hizmet vermişti. Libya’daki Trablus Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezuniyetiyle edindiği derinliği, sadece mihraptan değil, oluşturduğu ders halkalarıyla da cemaatine aktardı. Onun rehberliğinde yüzlerce çocuk ve yetişkin, Kur’an-ı Kerim’in nuruyla tanıştı ve temel dini bilgilerle donandı. 

2017’de bu manevi bayrağı devralan Ensar Efendi Rahman ise aldığı mirası aynı liyakat ve vakarla geleceğe taşıyor. Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi’ndeki lisans ve yüksek lisans eğitimiyle kazandığı akademik birikimi, Merkez Jupa Camii’nin çatısı altında cemaatiyle buluşturuyor. Aynı zamanda imamlık dışında çocuklara Kuran-ı Kerim okuması eğitimi vermektedir.

Elbette bu cami, nice hayırseverin duasıyla, emeğiyle, alın teriyle yükselmişti. Ancak bazı katkılar vardır ki sessizdir ama izleri derindir. Merkez Jupa Camii’nin inşa sürecine anavatanımızdan gönüllü olarak destek veren inşaat mühendisi Ali Güzel’nin katkısı, işte tam da böylesine iz bırakan bir vefa örneğidir. O sadece plan çizmedi; buraya olan bağlılığını, inancını ve sevgisini taşla harçla buluşturdu. Bu cami artık sadece bir ibadet yeri değil; sınırları aşan bir birlik ruhunun, uzakları yakın eden bir kalbin eseri olarak da anılacaktır. Çünkü bazı yardımlar vardır ki, değerini sayılamayan tuğlalarla değil, yürekten kurulan köprülerle gösterir. Fehmi Skender